Ana Sayfa Dil Bilgisi Anlatım Biçimleri (Türleri) -2-

Anlatım Biçimleri (Türleri) -2-

2571
0

Anlatım Biçimleri (Türleri) -2-

İlk yazımızda dört temel anlatım biçimini (öyküleme, betimleme, açıklama ve tartışma) incelemiştik. Bu yazımızda diğer anlatım biçimlerini inceleyeceğiz.

1. ÖĞRETİCİ ANLATIM

  • Bu anlatım türünde amaç, herhangi bir konuda okuyucuya bilgi verme kaygısıyla bir şeyler öğretmektir.
  • Anlatımda nesnellik esastır.
  • Dil, göndergesel işleviyle kullanılır.
  • Öğretici anlatım, açıklayıcı anlatımla iç içedir. Her iki anlatım biçiminde de bilgilendirme amacı esastır. Fark nesnellik noktasındadır. Öğretici anlatımda nesnellik ağır basar. Açıklayıcı anlatımda ise yazar bir sorunu ortaya koyup çözerken kişisel düşüncelerinden de yararlanır. Çözüme yönelik öneriler getirir.

Örnek:
“Bir sözlü edebiyat ürünü olan Manas Destanı, Kırgızların millî destanıdır. Manas Destanı’nı bilim dünyasına ilk kez Ç. Velihanov duyurmuştur. Onu, bir bütünlük içinde ilk kez yayımlayan ise Türkolog Wilhelm Radloff’tur. Manas Destanı’ndaki yaşamın, 9. yüzyıl sonlarına ait olduğu görüşü yaygındır. Des­tan, öteki büyük destanlar gibi hem şiirsel hem tarihsel hem de ve toplum bilimsel bir belge olarak görülebilir.” Dikkat edilecek olursa bu paragrafta yazar Manas Destanı hakkında nesnel bilgiler vermiş. Bu bilgileri verirken kişisel duygu ve düşüncelerini katmamış.

2. KANITLAYICI ANLATIM

  • Yazarın görüşlerini okuyucuya kabul ettirmek amacıyla başvurduğu anlatım biçimidir.
  • Bu anlatımda okuyucuyu inandırma, ikna etme, aydınlatma; kendi görüşünü  kabul ettirme yani okuyucunun duygu ve düşüncesini değiştirme amacı güdülür.
  • Kanıtlayıcı anlatım, tartışmacı anlatıma çok benzer. Tartışmacı anlatımda tez – antitez vardır. Yani üzerinde tartışılan bir konu vardır. Yazar hangi görüşü savunuyorsa onu öne çıkaracak diğer görüşü çürütmeye çalışacaktır. Kanıtlayıcı anlatımda ise bilgi vermek,düşünceyi ortaya koymak ve o düşünceyi ispatlama amacı vardır.
  • Kanıtlayıcı anlatımın kullanıldığı en önemli tür makaledir. Bunun yanında eleştiri ve bilimsel yazılarda kullanılır.
  • Yazar görüşlerini ispatlamak ve okuyucuya kabul ettirmek için tanımlardan, örneklerden, tanıklardan, nesnel verilerden yararlanır ve belgeler ortaya koymaya çalışır.

Örnek:
“Dil öğretiminin küçük yaşta yapılması gerekmektedir. Çünkü dil öğrenen çocuk ne kadar küçükse dili öğrenmesi de o kadar kolay oluyor. Bunun nedeni, çocuğun üstesinden gelmesi gereken daha az biyolojik, nörolojik, sosyal ve duygusal engellerin olmasıdır. Araştırmalar, ergenlik başlamadan önce dil öğrenen çocukların telaffuz sorunlarının olmadığını göstermektedir. Bu durum tecrübe gözlemlerle desteklenmektedir.” Bu parçada yazar dil öğreniminin küçük yaşlarda daha başarılı olacağını belirtirken kişisel görüşlerinden çok nesnel yargılar öne sürüyor. Bu durum kanıtlayıcı anlatımın özelliklerindendir.

3. LİRİK (COŞKU VE HEYECANA BAĞLI) ANLATIM

  •  Lirik anlatım, kişinin coşku ve heyecanlarını dile getirmek için oluşturduğu metinlerde görülür. Bu duruma en uygun metinler şiirlerdir. Şiirin yanında söylev ve zaman zaman da anlatmaya dayalı metinlerde bu anlatım biçiminden yararlanılır.
  • Mecaz anlamlar, imge ve çağrışıma dayalı sözcükler, duyguların ak­tarımında kullanılan temel öğelerdir.
  •  Söz sanatları ve ahenk unsurlarından faydalanılır.
  •  Bu anlatımın kullanıldığı metinler okuyucuda coşku, hüzün, heyecan, sevinç ve mutluluk gibi duygular uyandırır

Örnek:
DAVET
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem,
bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim….

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim…
Nâzım HİKMET

4. DESTANSI (EPİK) ANLATIM

  • Tarihsel ve olağanüstü olaylar ve kişilerin, şiirsel bir biçimde anlatıldığı anlatım türüdür. Kahramanlık hikâyeleri de denebilir.
  • Bu anlatım biçiminde yiğitçe bir söyleyiş ve kahramanların meydan okuyan bir tavrı vardır.
  • Hareket ögesi ön planda olduğu için eylemlerden sıklıkla yararlanılır.
  • Olaylar olağanüstü boyutlara taşınıp abartılarak an­latılır.
  • Anlatıcı genellikle ilahi ya da kahraman bakış açısı kullanır.
  • Şiir, destan, roman, hikaye, tiyatro gibi türler bu anlatımın kullanıldığı türlerdir.

Örnek:
AKINCILAR
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı “ilerle”
Bir yaz günü geçtik tunadan kafilelerle
Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan
Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla
Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de
Hala o kızıl hatıra gitmez gözümüzde
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Yahya Kemal Beyatlı 

5. EMREDİCİ ANLATIM

  •  Okuyucunun, dinleyicinin bir şey yapmasını, bir eylemde bulunmasını isteyen ve bu amaçla oluşturulan anlatım türüdür.
  • İster sözlü, ister yazılı olsun emredici anlatımda emir, telkin ve öneri söz konusudur.
  • Fiil cümleleri ağırlıktadır.
  • Emir kipine ve kip (zaman) kayması yoluyla emir anlamı veren gelecek zaman kipine, gereklilik kipine (-meli / -malı) çokça yer verilir.
  • Kanunlar, yönetmelikler, kullanma kılavuzları, uyulması gereken kurallar ve ceza maddeleri gibi metinlerde emredici anlatımdan yararlanılır. Bu tür metinlerin öğretici ve açıklayıcı yanları vardır. Reklam metinleri de genellikle emredici anlatımla oluşturulur.

Örnek:
“Bilgisayarınızda bulunan herhangi bir web tarayıcısı ile ci­haza erişip gerekli ayarları yapabilirsiniz. Yazılım ayarlarını yapmadan önce güç adaptörünü prize takınız ve cihazın kutusundan çıkan ethernet kablosu ile bilgisayarınızın ethernet çıkışını arka panelindeki ethernet çıkışlarından herhangi birine bağlayınız. Daha sonra arka paneldeki açma/kapama anahtarından çalıştırınız ve cihazın yüklemesi için otuz sani­ye kadar bekledikten sonra bilgisayarınızı çalıştırınız.”

“Hemen bir bayimize gelin ve daima hayalini kurduğunuz otomobile sahip olun.”

6. DÜŞSEL (FANTASTİK) ANLATIM

  • Olağanüstü olayların, fantastik ve hayali kişilerin ele alındığı ve gerçek bir zemine oturtulduğu anlatım biçimidir.
  • Düşsel anlatımda anlatılanlar gerçek hayatla ilgisi olmayan belirli ya da belirsiz bir zamanda düşsel bir mekân ve olay öyküsüyle karşımıza çıkar.
  • Masallar, fantastik romanlar ve çoğu korku romanları bu anlatım türüyle oluşturulur.
  • Cinler, periler, devler, ejderhalar, ruh emiciler, büyücüler, elfler, hobitler, vampirler gibi insanüstü, hayal ürünü ve gerçekte var olmayan kahramanlar ve kurmaca bir dünya söz konusudur. Kimi zaman olağanüstü kişilere gerçek yaşamdan kişiler de eşlik edebilir.

Örnek:
“Benim adım ne?” diye sordu yaşlı adam, kenderin tepe saçını ellemek için uzanarak.       “Fizban değil.” dedi Tas, çok üzgün olduğu halde yaşlı adama bakmayı reddederek. Yaşlı adam tepe saçını okşayarak gülümsedi. Sonra Tas’ı yanına çekti ama kender geriledi. Minik bedeni kaskatıydı. “Bu zamana kadar öyle değildi.” dedi yaşlı adam hafifçe.
“Neydi peki?” diye geveledi Tas, yüzü değişerek.
“Birçok ismim var.” diye cevap verdi yaşlı adam. “Elfler arasında E’li’yim. Cüceler bana Thak der. İnsanlar arasında Gökkılıç diye bilinirim. Ama benim en beğendiğim ismim Solamniya Şövalyeleri arasında bilinenidir: Ejder Paladine
“Biliyordum!” diye inledi Tas, kendini yerlere atarak. “Bir tanrı! Herkesi kaybettim! Herkesi!”

7. GELECEKTEN SÖZ EDEN ANLATIM

  • Gelecekten söz eden anlatım, gelecekte olabilecek olaylarla ilgili varsayım, olasılık ve öngörülerin üzerinde durulduğu metinlerde başvurulan bir anlatım türüdür.
  • Bu anlatım biçiminde yazar, verilerden yola çıkarak gelecekte gerçekleşebilecek olaylar hakkında öngörülerde, tahminlerde bulunur.
  • Gelecekten söz eden anlatım türüyle oluşturulan metinlerde bilimsel verilerden yararlanılabilir.
  • Bu anlatı türü daha çok bilim – kurgu eserlerde, ütopik metinlerde, fal, burç vb. yorumlarında ve meteoroloji haberlerinde kullanılır.

Uyarı: Gelecekten söz eden anlatım kimi zaman düşsel (fantastik) anlatımla karıştırılabilmektedir. BU iki anlatım biçimini şöyle karşılaştırabiliriz:

  • Her iki anlatımda da yazar kendi zihninde yer alan olay ya da durumları dile getirir.
  • Gelecekten söz eden anlatımda her ne kadar gerçekleşeceği düşünülen olay ya da durumlar anlatılma istense de bunlar gerçeklerden yola çıkılarak anlatılır. Bu bakımdan gelecekten söz eden anlatımın gerçeğe daha yakın olduğunu söylemek uygun olur.
  • Fantastik anlatımda ise yazar, gerçeklikle ilgisi yok denecek kadar az olan ya da hiç olmayan kurmaca olayları, zaman ve mekanları anlatır. Hayali nitelikteki kişileri, varlıkları kahraman olarak seçebilir.

Örnek:
Önümüzdeki yüz yıl içerisinde başka evrenlerde yaşadığı varsayılan canlılarca gönderilen mesajlar alınmaya başlanacak. Yaşamın kaynağı konusundaki tüm bilmeceler cevap bulacak ve yaşamın dünyaya nasıl geldiği açıklığa kavuşacak. İnsan zekası seviyesindeki ilk yapay zeka hayata geçecek. Herkes uçan bir araç sahibi olacak. Daha sonraki dönemlerde tüm kısıtlamalara rağmen dünya nüfusu aşırı arttığı ve dünya kaynakları yetersiz hale geldiği için insanlar ilk etapta Ay ve Mars’ta sonraki etaplarda daha uzak gezegenlerde koloniler kurmaya başlayacak.

8. SÖYLEŞMEYE BAĞLI ANLATIM

  • Söyleşmeye bağlı anlatım, karşılıklı konuşmaya bağlı bir anlatım türüdür.
  • En az iki kişi arasında geçen konuşmaya (diyalog) dayanır. Bunun yanında bir kişinin kendi kendine ya da karşısında birisi varmış gibi konuş­ması (monolog) da söyleşmeye bağlı anlatım olarak kabul edilir.
  • Sohbet (söyleşi), mülakat (görüşme), röportaj ve günlük ya­şamdaki söyleşiler bu anlatımın en belirgin örnekleridir. Ayrıca ro­man, öykü, tiyatro gibi edebi türlerdeki konuşmalarda da bu anlatım türüne başvurulur.

Örnek:
— Heyy… Baksana, biletçi efendi.
— Ne var?
— Paranın üstü?Bir lira verdim.
— Ne lirası… İşte yirmi beşlik.
— Sahtekârlık etme.
— Sahtekâr sensin.
— Sana lirayı verdiğimi bu kadar adam gördü.
— Kim görmüş? Bir dilim ekmek için çalışıyorum akşama kadar… Senin bir lirana mı kaldım?

9. MİZAHİ ANLATIM

  • Olayların gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönlerini vererek insanları güldürmeyi, eğlendirmeyi, düşündürmeyi amaçlayan bir anlatım türüdür.
  • Bu anlatımın bir diğer amacı da eleştiridir. Kişilerin, kurumların, toplumun eksik, kusurlu tutum, söz ve davranışları mizahi anlatımla eleştirilir.Bu eleştiride eksikliklerin, hataların giderilmesi amaçlanır.
  • Mizah, uyum içindeki olay ve durumlar arasında bir çelişkinin aniden ortaya çıkarılmasına dayanır.
  • Mizahi anlatımda hatalara eksikliklere, dikkati çekebilmek için sıklıkla abatmalardan yararlanılır. Bu açıdan bakıldığında mizahi anlatımda yer yer gerçeklerden sapma olabilir.
  • Mizahi anlatımda dilin kullanımı genellikle değiştirilerek gülünç durumlar ortaya çıkarılır. Argo sözcüklere yer verilebilir.
  • Mizah, ülkenin sosyal yapısını, ülke gerçeklerini yansıtmada önemli bir araçtır.
  • Mizahi anlatımda öyküleyici ve söyleşmeye bağlı anlatımlardan faydalanılır. Bu anlatıma en çok tiyatroda (komedide), skeç ve parodide başvurulur. Roman, öykü, şiir gibi edebi türlerde de kimi zaman mizaha yer verilir.

Örnek:
FİL HİKAYESİ
Aksak Timur’un Anadolu’yu işgali sırasında, ordusunda filler de varmış. Bunlardan birini, bakılması amacıyla köylülere teslim etmiş.
Fil, tüm ekinleri talan etmeye başlayınca, köylüler soluğu, Timur ile arası iyi olan Nasrettin Hoca’nın yanında almışlar.
-Bu fil bizi mahvedecek. Timur’a gidip, fili geri almasını bizim adımıza rica edebilir misin, ey Hoca?
Nasrettin Hoca düşünmüş, taşınmış.
-Tek bir şartla, demiş. Benimle birlikte Timur’un otağına varacaksınız; ben de sizin adınıza konuşacağım.
Köylüler kabul etmişler. Birlikte Timur’un otağına varmış, huzura kabul edilmişler… Daha doğrusu Nasrettin Hoca öyle sanmış. Astığı astık, kestiği kestik Aksak Timur seslenmiş:
-Söyle Hoca, dileğin nedir?
-Ben köylünün adına geldim, efendimiz! demiş Nasrettin Hoca. Onların derdine tercüman olmaktır dileğim. Diyorlar ki…
Nasrettin Hoca, kolunun çemberi ile köylüleri işaret etmek üzere şöyle bir yarım dönmüş ki; o da ne? Ardında hiç kimse yok!
Yarı bele kadar eğilmiş ve:
-Diyorlar ki, diye devam etmiş… armağan ettiğiniz fil, öyle hayırlı, uğurlu ve yararlı bir hayvanmış ki… Ondan bir tane daha köye göndermenizi talepten utanç duyuyorlar. Kerem edin, köyümüze bir tane daha gönderin!

***

Bir adam uçakla Afrika’nın üzerinde yolculuk ederken birden uçak arızalanır ve ormanlık bir alana düşer.
Adam, şimdi ne yapacağım diye düşünürken bir Afrika kabilesinin koşarak kendisine doğru yaklaştığını görür.
Adam, içinden “Ayvayı yedim.” der. O anda zihninin içinde derinden gelen bir ses duyar:
– Hayır evladım korkma, ayvayı yemedin.
– Peki şimdi ne yapmam gerek?
– Şuradaki ağaca dayalı mızrağı görüyor musun?
– Evet…
– Al onu, en öndeki renkli giysili adamın yani reislerinin tam kalbine sapla.
Adam mızrağı alır ve en öndeki adamın tam kalbine saplar. Bunun üzerine ses ona söyle der:
– Evet evladım, işte şimdi ayvayı yedin yedin.

 

Temel anlatım biçimleri hakkında detaylı bilgi almak için lütfen tıklayınız

Düşünceyi geliştirme yolları hakkında detaylı bilgi için lütfen tıklayınız.

 

www.edebiyatvedil.net

 

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz