Araba Sevdası
Recâizâde Mahmut Ekrem’in en bilinen eserlerinden olan Araba Sevdası, Türk edebiyatındaki ilk realist romandır. Eserde Batı hayranlığı, maddiyâta ve dış görünüme önem verme, önyargılı davranma gibi toplumun o zamanlarda sıkça görülen sorunları işlenmiştir.
Romanın ana kahramanı Bihruz Bey, merhum bir Osmanlı paşasının oğlu, genç bir mirasyedidir. Evde, özel öğretmenlerden yarım yamalak bir eğitim almıştır. Şımarık, sorumsuz bir gençtir. Bir işle sürekli çalışmaz, alafranga yaşam tarzına özenir, süsü, gösteriş yapmayı sever. Arabalara, pahalı giysilere, eğlence yerlerinde dolaşmaya düşkündür. Her fırsatta çok az bildiği Fransızcayla insanlarla konuşarak gösteriş yapmaya bayılır. Böylece Batılı olduğunu zanneder.
Bir gün Çamlıca’da “lando” diye adlandırılan, çok şık, sarı renkli at arabasıyla gezerken güzel bir lando daha gelir ve içerisinden iki hanım iner. Bu hanımlardan biri yirmili yaşlarda, sarışın, Periveş adında güzel bir kız, diğeri ise Bihruz Bey’in Periveş Hanım’ın hizmetçisi zannettiği yaşlıca bir kadındır. Bihruz Bey, “blond” diye tabir ettiği sarışın hanıma vurulur. Bir süre hanımların arkasından yürür ve bir sonraki Cuma yine geleceklerini öğrenir.
Ertesi hafta yine oraya gider. Özene bezene yazdığı mektubu kızın arabasına atar. Ama o günden sonra kızı bir daha göremez. Onu her yerde arayıp bulamayan Bihruz Bey, durumu arkadaşı Keşfi Bey’e anlatır. Yalan söylemekten zevk alan Keşfi, ona kızın öldüğünü, ailesini yakından tanıdığını, bir de ablası bulunduğunu söyler. Bihruz Bey bu yalana inanır ve kahrolur. Günler boyu ağlar. Bu arada serveti tükenmekte, borçları artmaktadır.
Aradan günler geçer, Bihruz Bey’in aşkı küllenmeye yüz tutmuştur. Bir gün Şehzâdebaşı’nda dolaşırken, sevdiği kıza rastlar. Fakat kızın, sevgilisi değil, onun ablası olduğunu düşünür. Bin bir güçlükle kadının yanına yaklaşır ve üzüntüsünü bildirir. Kız kardeşine olan aşkından bahseder. Mezarının yerini sorar. Kadın güler. Bihruz’a onunla nerede karşılaştığını açıklar ve kız kardeşi olmadığını söyler. Kahkahalar atarak alay eder. Bihruz Bey’in zengin zannettiği Periveş Hanım, aslında düşkün bir kadındır. Bihruz Bey, yalan aşkından dolayı bir kez daha yıkılır. Düştüğü acınası durumdan kurtulmak ister. Bunun üzerine potlar kırarak daha da gülünç duruma düşer. Utançtan kıpkırmızı kesilir. Sonra, bir yolunu bularak oradan ayrılır.