Eserin tam adı “Kitâb-ı Dede Korkut Âlâ Lisânı-ı Tâife-i Oğuzan’dır. (Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı)
Bir ön söz ve on iki hikâyeden oluşur.
Hikâyedeki bazı kahramanların, zamanın, mekânın ortak oluşu ve her hikâyede Dede Korkut’un ortaya çıkışıyla hikâyeler birbirine bağlanır.
Kitaptaki hikâyeler konusuna göre dört bölümde toplanabilir.
Oğuzların Müslüman olmayan dış güçlerle mücadelelerini anlatan altı hikâye,
Oğuzların kendi aralarındaki iç savaşı anlatan iki hikâye,
İnsanüstü özellikler gösteren iki hikâye,
Aşk temalı iki hikâye,
Kitaptaki hikâyelerin anlatıcısı Dede Korkut olduğu için hikâyeler bu adla anılmıştır. Kitabın ön sözünde Dede Korkut hakkında bilgi verilir. Buna göre Dede Korkut (Korkut Ata) kitabın yazarı değil; hikâyeleri anlatan, hikâye kahramanlarına zaman zaman yardım eden, sorunları çözen, öğütlerde bulunan, çocuklara ad veren ve her hikâyenin sonunda dua ederek hikâyeyi bitiren, elinde kopuzu olan kutsal bir Oğuz ozanı, bilge bir kişidir. Kitabın yazarı belli olmadığı için eser anonim (halkın ortak malı) özellik gösterir.
İslamiyet öncesinde oluşturulan bu ürünlere, bu dinin kabulünden sonra İslami söyleyiş özellikleri de eklenmiş, yazıya geçirilirken İslam inanana göre yeniden şekillenmiştir. Hem İslamiyet öncesi hem de İslami döneme ait unsurları taşıdığı için islami döneme geçiş ürünüdür, diyebiliriz.
12-14. yüzyıllar arasında Azerbaycan, Kafkasya ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde sözlü gelenekte yaşayan bu hikâyeler, 15. yüzyılın başlarında adı bilinmeyen bir sanatçı tarafından halk ağzından derlenerek yazıya geçirilmiştir.
Hikâyelerde; İslamiyet’i yeni kabul eden Oğuz Türklerinin (9 -11. yy.) Hristiyan komşularıyla yaptıkları savaşlar, doğaüstü güçlerle olan mücadeleleri, kendi iç çekişmeleri, kahramanlık, aile ve toplum yapısı, devlet yönetimi, gelenekleri, günlük yaşayışları, kadına verilen değer, Allah ve peygamber sevgisi gibi konular işlenir.
Türklerin yaşamını tarihsel, kültürel ve toplumsal bakımdan çok iyi anlatan önemli bir kaynaktır.
Destan geleneğinden halk hikâyeciliğine geçişin ilk örneğidir. Eski Türklere ait destan ve masal motiflerini (olağanüstülükler) yansıtması yönünden destana, teknik yönden hikâyeye benzemektedir. Bu yüzden destansı halk hikâyeleri olarak anılmaktadır.
Nazım ve nesir karışık yazılmıştır. Olayların anlatımı nesirle, duyguların anlatımı nazımla dile getirilmiştir.
Düz yazı bölümlerinde seci, manzum bölümlerde ise aliterasyon gibi ahenk unsurlarından yararlanılmıştır.
Oğuz Türkçesiyle (14 -15. yy. Anadolu Türkçesi) yazıya geçirilen eser; deyim, atasözü ve ikilemeler bakımından oldukça zengindir.
Eserin, iki yazma nüshası vardır. Bunların biri Vatikan’da diğeri Almanya’da Dresten Kral Kitaplığı’ndadır.
Dede Korkut Hikâyeleri ile ilgili ilk inceleme 1916 yılında Kilisli Rifat Bilge tarafından yapılmıştır. Rifat Bilge, eseri Arap harfleriyle yayımlamıştır.
Orhan Şaik Gökyay ve Muharrem Ergin ise eserle ilgili araştırma yapan diğer önemli isimlerdir.
Hikâyelerin Adları ve İçerikleri
Oğuzların İç Savaşlarını Anlatanlar
Dirse Han Oğlu Boğaç Han
Dış Oğuz’un İç Oğuz’la Savaşı
Doğaüstü Varlıklarla Savaşı Anlatanlar
Basat’ın Tepegöz’ü öldürmesi
Duha Koca Oğlu Deli Dumrul
Aşk Hikâyesini Anlatanlar
Kam Büre Oğlu Bamsı Beyrek
Kanlı Koca Oğlu Uruz Bey
Müslüman Olmayanlarla Yapılan Savaşları Anlatanlar