Ana Sayfa Dil Bilgisi Dillerin Farklılaşması

Dillerin Farklılaşması

5079
2

DİLLERİN FARKLILAŞMASI

  • Dil, sürekli gelişim içindedir. Kimi sözcükler zaman içinde tarih sahnesinden çekilirken ihtiyaçlar yeni sözcükler meydana getirir.
  • Her dil içinde tarihi, toplumsal, kültürel, coğrafi vb. nedenlerle farklılıklar oluşur. Dilin bu şekilde bölünmeleri o dilin lehçe, şive ve ağızlarını meydana getirir.

LEHÇE

  • Bir dilin yazılı metinlerle takip edilemeyecek kadar kadar eski dönemlerinde ayrılmış kollarına verilen addır.
  • Lehçeler ana dilden büyük farklılıklar gösterir. Ses, şekil ve kelime ayrılıkları büyüktür.
  • Türkçenin Çuvaşça ve Yakutça olmak üzere iki lehçesi vardır.

Örnek:
Çuvaş Lehçesi: Alli sul, palli sul. (Elli yıl, belli yıl.)
Amşine pıh ta hirne il. (Anasına bak da kızını al.)

ŞİVE

  • Bir dilin yazılı metinlerle takip edilebilen tarihi dönemlerinde ayrılmış koludur.
  • Şivelerdeki farklılıklar, lehçede olduğu kadar fazla değildir. Ortak sözcük sayısı lehçeye oranla fazladır.
  • Sözcüklerdeki farklılıklar biraz gayret gösterilerek anlaşılabilir.
  • Türkçenin başlıca şiveleri şunlardır:

– Türkiye Türkçesi
– Azerbaycan Türkçesi
– Türkmenistan Türkçesi
– Özbekistan Türkçesi
– Kırgızistan Türkçesi
– Kazakistan Türkçesi
– Uygur Türkçesi

Örnek:
Türkiye Türkçesi:  Çocuklar okulda dilimizi latin alfabesi ile yazıyor.
Azerbaycan Türkçesi:  Uşaqlar mektebde dilimizi latin elifbası ile yazır.
Türkmenistan Türkçesi: Çagalar mekdepde dilimizi latyn elipbiyi bile(n) yazyar.
Özbekistan Türkçesi: Bolalar maktabda tilimizni latin alifbosi bilan / ila yozadi.

AĞIZ

  • Ağız, belli bir coğrafyada konuşulan bir şive içinde oluşan, ses ve söyleyiş değişikliklerine dayanan küçük kollardır.
  • Bir ülkenin çeşitli bölge, il veya ilçelerinin sözcüklerinin söyleyiş bakımından birbirinden ayrı olan konuşmalarına verilen addır.
  • Türkiye Türkçesinin pek ço ağzı vardır. İstanbul ağzı, Muğla ağzı, Kastamonu ağzı, Rumeli ağzı, Tokat ağzı, Trabzon ağzı vs.

Örnek: Aşağıdaki fıkra ağız özelliklerini örneklemede hoş bir örnektir. Hoşgörünüze sığınarak bu fıkrayı örnek olarak veriyoruz.

Egeli bir öğretmen bir gün derste fiil çekimlerini anlatıyormuş. Tahtaya örnek olarak
geliyorum geliyorsun geliyor
“geliyoruz geliyorsunuz geliyorlar”
şeklinde örnekler yazmış ve “bakmak” fiilinin çekimini kim yapacak, diye sormuş. Bazı öğrenciler el kaldırmış. Öğretmen Karadenizli bir öğrenciye söz hakkı vermiş.
Karadenizli öğrenci : pagayrum, pagayisun, pagayi
deyince öğretmen kızmış
-Otur , olmadı!  Başka bir öğrenciye  sen kalk, demiş
Öğrenci: “bakaram bakarsan bakar”
deyince öğretmen yine kızmış. Öğrenciler dayanamayıp sormuş:
-Öğretmenim  doğrusu ne peki ?
Öğretmen cevap vermiş :
“Bakıpdurun bakıpdurusun bakıpduruu
bakıpduruz bakıpdurusunuz bakıpdurulaaaaa”

KONUŞMA DİLİ

  • Çeşitli söyleyiş özellikleri taşıyan ve günlük hayatta konuşmada çok özenilmeden kullanılan dildir. Evde, sokakta, okulda, arkadaşlar arasında, toplumsal tüm yaşamda kullanılan dil, konuşma dilidir.
  • Doğal ve akıcıdır.
  • İnsanlar daha yazıyı bilmeden de yüzyıllar boyunca konuşarak anlaşabilmişlerdir. Bu yüzden dilin yapısının kavranması, konuşma dilinin şartlarının bilinmesine bağlıdır. Bu dil sosyal tabakalara, coğrafi bölgelere bağlı olarak birtakım farklılıklar gösterebilir.
  • Konuşma dilinde tonlama, vurgulama, söyleyiş tarzı, el, yüz ve vücut hareketleri de etkin rol oynar.

www.edebiyatvedil.net

YAZI DİLİ

  • Belli sınırlar içinde konuşulan ağızlardan birinin yazılı anlatımlar için kabul edilmiş şeklidir.
  • Yazı dili ses, şekil ve cümle bakımından işlenmiş ve geliştirilmiş, bir kültür ve medeniyet dilidir.
  • Türkçenin genel kabul görenve yazı dili olan ağzı, İstanbul ağzıdır.

Konuşma ve Yazı Dilinin Farkları
• Yazı dili ile konuşma dili arasında bazı farklar vardır. Çünkü hiçbir yazı sistemi konuşulan dilin bütün özelliklerini tam olarak yansıtamaz.
• Örneğin konuştuğumuz dilde hecelerin belli bir tonu ve söyleyiş şiddeti vardır. Bunları yazıda göstermek mümkün değildir. “Öğretmenim” dediğim zaman “kendi öğretmenimden” mi bahsediyorum, “öğretmen olduğumu” mu anlatmak istiyorum yoksa “bir öğretmene” mi sesleniyorum belli değildir. Bunlar ancak sözcüğün hecelerinin vurgulanmasıyla belli olur. Hiçbir yazı, konuştuğumuzu tam anlamıyla ifade etmeye yeterli değildir. Bu bakımdan bir yazıyı tanımak, o dili okumak için yeterli değildir.
• Konuşma dili birçok lehçe, şive ve ağızlara ayrılabildiği hâlde yazı dili daha çok toparlayıcı bir özellik taşır. Esasen yazı dili, bir konuşma diline bağlı olarak gelişmekle birlikte yüzde yüz o konuşma diline bağlı kalmaz. Bağlı olduğu konuşma dilinin dışındaki çeşitli şive ve ağızlardan gelme sözcük ve şekilleri bünyesine alıp başka kaynaklardan da beslenerek ülkenin ortak dili hâline gelir.
• Yazı dili ile konuşma dili arasındaki farklardan biri de kullanılıştır. Konuşma dili, gelişigüzel bir dildir yani konuşmada düşünmeye vakit olmadığı için az çok basitleşir. Konuşurken dilin ölçülerine, kurallarına pek dikkat edilmez. Yazı dilinde ise ifade aracı olarak yalnızca yazı vardır. Yazı dilini kullanırken ifadenin anlaşılır olmasına dikkat edilmelidir. Bilim adamları, yazarlar, sanatçılar bir kelimeyi yazarken çoğu kez tereddüt eder. Halbuki konuşmada böyle sıkıntılara girilmez. Gerçekte düşünce, yazarken şekillenir.
• Konuşma dili, kuşaklara ve bireylere bağlı olarak varlığını devam ettirdiği için bireylerle birlikte o da kaybolabilir. Yazı dili ise kağıt üzerinde devam ederek gelenekle nesiller boyunca sürüp gider. Böylece nesillerin deneyimleri kuşaktan kuşağa aktarılarak zenginleşir.

ARGO

  • Toplumda belli bir gruba veya sınıfa ait olan ve genel dilin içinde bir sözcük hazinesi bulunan konuşma sistemidir.
  • Argo, özel bir dildir. Bu özel dilin, topluluk içindeki dayanışmayı artırma, topluluğun sürekliliğini sağlama gibi işlevleri vardır.
  • Argo, genel dil içinde bir anlamda gizli bir dildir. Bu nedenle, diğer kesimlerce anlaşılır olunca (kullanım alanı genişleyince) argo sözler, argo olmaktan çıkar. Argo olmaktan çıkan sözcük ya da deyimlerin kimilerini genel dil benimseyip içine alabilir.
    Günümüzde genel dil içinde gösterilen “dalga geçmek”, “işini bitirmek”, “maval okumak”, “maytaba almak” gibi deyimlerin kaynağı argodur.

Örnek:
Fırçalamak: Kendinden alt aşamada bulunan ya da küçük birini uzun uzadıya azarlamak (somutlaştırma yoluyla argo)
Pergelleri açmak: Uzun adımlar atarak yürümek (istiare yoluyla argo)
Bilezik: Kelepçe (zıt anlam yoluyla argo)
Gizlemek:öldürmek (güzel adlandırma yoluyla argo)

JARGON

  • Jargon, düşünsel, mesleki gibi ortak özelliği olan kişilerin kullandığı ortak söz dağarcığıdır.
  •  Genel olarak jargon, belli bir meslek ya da ilgiyi paylaşan insanların kullandığı dil anlamına gelir (doktorlar, mühendisler, gazeteciler vb.).
  • Bir jargonu meydana getiren sözcükler o gruba dahil olmayan kişilere anlaşılmaz gelebilir. Sözcükler halk arasında yaygın sözcükler olmalarına rağmen bambaşka bir anlamda kullanılabilir.
  • Bazı durumlarda jargon, bir grubun üyelerini o gruba ait olmayanlardan ayırt etmek için kullanılır. Konuya aşina olmayanlar jargonu yanlış kullanmaları ile kendilerini ele verirler.

www.edebiyatvedil.net

2 Yorumlar

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz