Edatlar, tek başına anlamı da görevi de olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir.
Türkçemizde kullanılan belli başlı edatlar şunlardır: gibi, ile, için, göre, diye, karşı, karşın, kadar, doğru, başka, üzere, beri, ötürü, değil, doğru, rağmen, mi…
Edatların Özellikleri
1. Edatlar, tek başlarına kullanılmaz. Edatların işlevi cümle içinde çeşitli anlam ilgileri kurmaktır. Ancak cümle içinde kullanıldıklarında bir anlam kazanıp o cümlenin parçası olurlar.
Örnek:
- “kadar” edatı tek başına kullanıldığında aklımıza herhangi bir varlığı ya da bir kavramı getirmemekte ve bir anlam taşımamaktadır.
Oysa “kadar” edatını “Bacak kadar boyu var.” cümlesinde kullandığımızda cümleye benzerlik anlamı katar ve cümlenin bir parçası olur, cümleden çıkarılamaz.
2. Edatlar, öteki sözcük türlerinden farklı olarak genellikle kendisinden önceki sözcükle anlamsal ilişki ve ilgi kurarlar.
3. Edatlar, cümle içinde benzerlik, sebep (neden), amaç, eşitlik, yön, araç, birliktelik gibi anlam ilgileri kurarlar.
4. Başka kelime veya kelimelerle birleşerek sıfat veya zarf görevinde kullanılabilirler.
Örnek:
- Dağ gibi bulaşık birikmiş. (sıfat)
- Akşama kadar film izledim. (zarf)
5. Edatlar iyelik eki alamazlar, aldıklarında edat özelliklerini yitirir ve ad olurlar.
Örnek:
- Senin gibisi gelmez bu dünyaya. (ad)
- Bu kadarını beklemiyordum. (ad)
Başlıca Edatlar ve Edatların Cümleye Kattığı Anlamlar
Gibi
Cümleye “benzerlik, eşitlik, tezlik, olasılık” gibi anlamlar katar
Örnekler:
- Bal gibi karpuzla beyaz peynir ne güzel gider! (benzerlik)
- Murtaza, babası gibi çok gayretli çıktı. (eşittik)
- Kedi ciğeri kaptığı gibi kaçtı. (tam o anda, hemen)
- Yağmur yağacak gibi. (olasılık)
- Londra’yı görmüş gibi anlatıyor. (gerçekte olmayan ama öyle görünen durum)
- Saat 8.00 gibi evde olurum. (yaklaşıklık)
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “gibi” edatı cümleye “eşitlik” anlamı katmıştır?
A) Hiç derdi yokmuş gibi kahkahalar atıyordu.
B) Çiçek açmış ağaçlar gibi çıldırasıya yaşıyorum.
C) Bu eve beş yüz bin gibi önemli bir para ödedim.
D) Öğrencilerimi, kendi çocuklarım gibi severim.
E) Kitap okur gibi yapıp deminden beri bizi dinliyor.
Çözüm:
A şıkkında “karşıtlık”, B şıkkında “benzerlik”, C şıkkında “kadar, ölçü”, D şıkkında “eşitlik”, E şıkkında ise “gerçekte olmama, öyle görünme” anlamlarında kullanılmıştır.
Cevap D şıkkıdır.
İle
Cümleye “araç, birliktelik, durum” gibi değişik anlamlar katar.
NOT: Ünsüzle biten sözcüklere eklenirken “i” ünlüsü düşerek “-le / -la” biçiminde; ünlüyle biten sözcüklere eklenirken ise araya “y” ünsüzü girer ve “i” ünlüsü düşerek “-yle, -yla” biçiminde yazılabilir.
Örnekler:
- Datça’ya iki gün sonra otobüsle gideceğiz. (Ne ile? → “otobüs ile” yanıtıyla araç ilgisi kurmuş.)
- Yeni klibiyle herkesin dikkatini çekti. (Ne ile? → “yeni klibiyle” yanıtıyla araç ilgisi kurmuş.)
- Dostla ye, iç; alışveriş etme. (Kim ile? → “dost ile” yanıtıyla birliktelik ilgisi kurmuş.)
- Perdenin açılmasıyla büyük bir alkış koptu. (zaman)
- Bu konuda rahatlıkla bahse girerim. (durum)
- Fırtınanın artmasıyla gemiler limana sığındı. (neden)
UYARI: “ile” sözcüğü, aynı görevdeki sözcükleri ya da cümleleri bağladığında yani “ve” bağlacının görevini ve anlamını üstlendiğinde bağlaç olur.
» Garson tepsiyle çaydanlığı aynı anda taşıyordu. (”ile” yerine ”ve” gelebilir. → Bağlaç)
» Kapıyı açması ile kapaması bir oldu. (”ile” yerine ”ve” gelebilir. → Bağlaç)
» Bu kafayla bir yere varamazsın. (”ile” yerine ”ve” getirilemez. → Edat)
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ile” sözcüğü farklı görevde kullanılmıştır?
A) Kardeşim okula her gün servisle gidiyor.
B) Kirazlar ile kayısılar bizim bahçeden.
C) Bu nehri sal ile geçmek elbette zor oluyor.
D) Fare ile oynayan kedi bu eve giremez.
E) Bu anten ile daha iyi görüntü alabiliriz.
Çözüm:
A şıkkında, “servis ile” (araç anlamlı edat)
B şıkkında, “kirazlar ile kayısılar” (“ve” anlamında bağlaç)
C şıkkında, “sal ile”(araç anlamlı edat)
D şıkkında, “fare ile” (araç anlamlı edat)
E şıkkında, “bu antenle” (araç anlamlı edat)
Cevap B şıkkıdır.
İçin
Cümleye “amaç-sonuç, neden-sonuç, görelik, özgülük” gibi değişik anlamlar katar.
Örnekler:
- Sırf seni görmek için Ankara’ya geldim. (amaç-sonuç)
- Çok kilo aldığı için zor nefes alıyordu. (neden-sonuç)
- Bu pastayı senin için yaptım. (özgülük)
- Benim için sen artık bir hiçsin. (görelik)
- Bir gün için tatile gitmeye değmez. (süre ilgisi)
- Vatan için ölmek de var. / Fakat borcun yaşamaktır. (uğruna)
- Atatürk için yüz yılda bir gelecek bir dahi, diyorlar. (hakkında)
Örnek Soru:
I. Biraz olsun dinlenebilmek için evine gitti.
II. Bu ücret bir aileyi geçindirmek için az değil mi?
III. Pire için yorgan yakmak onun huyudur.
IV. Bir iş bulmak için gazete ilanlarına bakıyor.
V. Olup bitenler için ağzını açıp bir kelime söylemedi.
Numaralandırılmış cümlelerde kullanılan “için” edatı cümleye kaç farklı anlam katmıştır?
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5
Çözüm:
I ve IV. cümlelerde “amaç”
II. cümlede “oranlama”
III. cümlede “karşılığında”
V. cümlede “hakkında” anlamlarında kullanılmıştır.
Cevap D şıkkıdır.
Göre
Cümleye “görelik, karşılaştırma, oranlama, uygunluk” gibi değişik anlamlar katar. Yönelme durumundaki sözcüklerden sonra gelir: -e göre
Örnekler:
- Gönlüme göre bir şehir arıyorum yaşamak için. (görelik)
- Geçmişe göre hayat şartları daha elverişli ülkemizde. (karşılaştırma)
- Boyuna göre bacakları kısaydı adamın. (orantılama)
- Allah dağına göre kış verirmiş, derler. (uygunluk)
Karşı
Cümleye genellikle “yönelme” anlamı katar. Yönelme durumundaki ad veya zamirlerden sonra gelir: -e karşı
Örnekler:
- Sabaha karşı Polatlı’ya vardık. (zaman yönelmesi-yaklaşıklık)
- Seninle Boğaz’a karşı oturup çay içmek isterim. (yer yönelmesi)
- Onlara karşı sorumluluklarım var. (kişi yönetmesi)
UYARI: “Karşı” sözcüğü cümlede ad ya da sıfat olarak da kullanılabilir.
» Karşıya geçerken dikkatli olun çocuklar. (ad)
» Karşı dağın tepesinde kar hiç eksilmiyor. (Karşı → sıfat, dağ → ad)
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “karşı” sözcüğü edat olarak kullanılmıştır?
A) Göle karşı oturup güneşi seyrediyorduk.
B) Seni karşı tarafta bekliyorum.
C) Karşıya geçip tarihi yerleri göreceğiz.
D) Karşı köyden kız istemeye gidiyorlar.
E) Karşı takımın taraftarları çok saldırgandı.
Çözüm:
A şıkkında “göle karşı” yer yönelmeli edat olarak kullanılmıştır.
B şıkkında “karşı taraf” (sıfat)
C şıkkında “karşıya” (ad)
D şıkkında “karşı köyden” (sıfat)
E şıkkında “karşı takım” (sıfat)
Cevap A şıkkıdır.
Kadar
Cümleye “zaman, yönelme, ölçü, nitelikte eşitlik, karşıtlık, benzerlik, karşılaştırma, yaklaşıklık, aşırılık” gibi anlamlar katar.
Örnekler:
- Gece yarılarına kadar ders çalışmaktan bitkin düştün. (zaman)
- Senin kadar ben de bilirim onun ne kadar iyi olduğunu. (eşittik)
- Zulüm ve dehşet ne kadar karanlıksa /O kadar aydınlıktır güneş de (karşıtlık ilgisi)
- Cennet kadar güzel bir köydü burası. (benzerlik ilgisi)
- Sana laf anlatmak, deveye hendek atlatmak kadar zor. (karşılaştırma)
- Yirmi kadar öğrenci okulun önünde bekliyordu. (yaklaşıklık)
- O kadar çok ödevim var ki inanamazsın. (aşırılık)
UYARI:
1. “Kadar” edatı genellikle zarf öbeği oluşturur.
» Sabaha kadar ödev yaptım. (sabaha kadar → zaman zarfı)
2. Adları nitelediğinde sıfat göreviyle kullanılır.
»Bu kadar para nereye gitti anlamadım. (Bu kadar→ sıfat, para → ad)
3. Benzerlik ilgisiyle kullanıldığında “gibi” edatının yerini tutar.
» Bir masal perisi kadar güzel bir kızdı.
Dek, Değin
Genellikle “kadar” edatının işleviyle kullanılırlar. Yönelme durumundaki adlardan sonra gelir: -e dek, -e değin.
Örnekler:
- Hiçbir acı sonsuza dek sürmez. (eylemin sona ereceği zaman)
- Yarı bellerine değin kara batmıştı köylüler. (bir durumun sınırı)
Denli
Bir eylemin ya da bir niteliğin üstünlük derecesini anlatmada kullanılır. Genellikle “kadar” edatının aşırılık anlatan kullanımıyla eş anlamlıdır.
Örnekler:
- Ne denli övünsen kendinle azdır ey Cumhuriyet kadını! (aşırılık)
- O denli büyük planlarım var ki… (aşırılık)
Beri
Eylemin başlangıcını ve çoğu zaman da sürmekte olduğunu anlatmada kullanılır. Ayrılma durumundaki adlardan sonra kullanılır: -den beri
Örnekler:
- Gittiğinden beri anlamsızım sanki. (eylemin başlangıcı)
- Yıllardan beri tatil için Çandarlı’ya gideriz. (eylemin başlangıcı ve sürmesi)
‼UYARI:
“Beri” sözcüğü ad, sıfat ya da zarf olarak da kullanılabilir.
» Kasabanın berisinde uçsuz bucaksız bozkır vardı. (berisinde → ad)
» İşin beri tarafını sen düşün artık. (beri→ sıfat, taraf→ ad)
» Çabuk olun, beri gelin. (beri → yer-yön zarfı, gelin → eylem)
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde edat kullanılmamıştır?
A) Telefon faturasını ödemek için çıkıyordum ki konuklar geldi.
B) Bundan böyle, bize insan gibi davranacağına inanıyorum.
C) Küçük bir mercek ile pulları teker teker inceliyordu.
D) Öyle güzel anlattın ki orayı görmüş kadar oldum inan.
E) Bu sefer çok bağırmış ancak sesimi duyuramamıştım.
Çözüm:
A şıkkında, “telefon faturasını ödemek için” → amaç anlamlı “için” edatı kullanılmıştır.
B şıkkında, “insan gibi” → yakışır bir biçimde anlamında “gibi” edatı kullanılmıştır.
C şıkkında, “küçük bir mercek ile” → araç anlamlı “ile” edatı kullanılmıştır.
D şıkkında, “görmüş kadar” → olmadığı hâlde olmuş gibi anlamlı “kadar” edatı kullanılmıştır.
E şıkkında, herhangi bir edat kullanılmamış.
Cevap E şıkkıdır.
Karşın, Rağmen
“Karşıtlık, aykırılık” ilgisi kurar, “beklentinin tersini” anlatmada kullanılır. Yönelmeli adlardan sonra gelir: -e karşın, -e rağmen
Örnekler:
- Üstündeki onca giysiye karşın üşüyordu. (beklentinin tersi)
- O kadar uyarmama rağmen yine de gürültü yaptılar. (karşıtlık, aykırılık)
Doğru
Cümleye “yer” ve “zaman” bakımlarından “yönelme, yaklaşıklık” anlamları katar. Yönelmeli ad veya zamirlerden sonra gelir: -e doğru
Örnekler:
- Yolun sonuna doğru yürürseniz aradığınız bina karşınıza çıkar. (yer bakımından yönelme)
- Saat 11′e doğru ben de oradan ayrıldım. (zaman bakımından yaklaşıklık)
- Köpek Ali’ye doğru hızla koşuyordu. (kişi bakımından yönelme)
‼UYARI:
“Doğru” sözcüğü ad, sıfat ya da zarf olarak da kullanılabilir
» Daima doğruyu söylemeliyiz. (doğruyu → ad)
» Doğru söze ne denir ki? (doğru → sıfat, söz → ad)
» Lütfen doğru söyle, beni hiç mi sevmedin?(doğru → zarf, söyle → eylem)
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerde kullanılan “doğru” sözcüğü türleri bakımından eşleştirildiğinde hangisi dışarıda kalır?
A) Doğrusu nedir bu hikayenin, anlatır mısınız?
B) Her zaman doğru insanın peşinden gidin.
C) Bize doğru gelenler, kim acaba?
D) İşin doğrusunu kimse bilmiyor.
E) Şu pazarda doğru esnaf kaldı mı?
Çözüm:
A şıkkında, “doğrusu”‘ ad olarak
B şıkkında, “doğru insan” sıfat olarak
D şıkkında, “işin doğrusu” ad olarak
E şıkkında, “doğru esnaf” sıfat olarak kullanılmıştır.
C şıkkında, “bize doğru” edat olarak kullanılmıştır.
Cevap C şıkkıdır.
Dolayı, Ötürü
Cümleye “neden-sonuç” ilgisi katar. Ayrılmalı adlardan sonra gelir: -den dolayı, -den ötürü
Örnekler:
- Başarılarından dolayı seni tebrik ederim. (neden ilgisi)
- Yaşananlardan ötürü artık ona güvenmiyorum. (neden ilgisi)
Yalnız, Ancak, Bir, Tek, Sadece
“Yalnız, ancak, bir, tek” kelimeleri diğer edatlardan farklı olarak tek başlarına da kullanılabilmektedir. “Yalnız, ancak, bir, tek” kelimeleri “sadece” anlamında kullanıldıklarında edat olurlar
Örnekler:
- Bu hayatta yalnız onuru için yaşadı. (sadece)
- Bu yemeği ancak annem güzel yapar. (sadece)
- Kalbim tek onun için çarpıyor. (sadece)
- Beni bir sen anladın sen de yanlış anladın. (sadece)
- Online derse sadece iki kişi katıldı.
Diye
Cümleye “amaç, neden” ilgileri katar.
Örnekler:
- Üşüme diye getirdim bu hırkayı. (amaç ilgisi)
- Onunla ilgilenmedim diye benimle konuşmuyor. (neden ilgisi)
Üzere
Cümleye “amaç, koşul, zamanda yakınlık” gibi değişik anlamlar katar. “-mek üzere” ya da “-dığı üzere / -eceği üzere” kalıbı içinde kullanılır.
Örnekler:
- Eğitim görmek üzere yurt dışına gitmeyi düşünüyorum. (amaç ilgisi)
- Senden, kısa sürede geri vermek üzere bu kitabı istiyorum. (koşul ilgisi)
- Boğulmak üzere olan genç, son anda kurtarıldı. (zamanda yakınlık)
- Bilindiği üzere pandemi dönemindeyiz.
- Örneklerden de anlaşılacağı üzere “üzere” sözcüğü, bir edattır.
Başka
Cümleye “dışında, ayrıca” gibi anlamlar katar. Ayrılma durumundaki sözcüklerle öbekleşir: -den başka
Örnekler:
- Benden başka herkes biliyormuş işin aslını. (dışında anlamı – benim dışımda)
- Murtaza, paradan başka bir şey düşünmeyen biriydi. (dışında anlamı)
- Oğlundan başka iki de kızı var amcamın. (ayrıca anlamı)
‼UYARI:
“Başka” sözcüğü kullanım amacına göre ad, zamir, sıfat ya da zarf olabilir:
» Memleketim, bir başkadır. (başkadır→ ad)
» Başka hayallerin insanlarıyız biz. (başka→ sıfat, hayallerin → ad)
» Bugünlerde çok başka davranıyorsun.(başka → zarf, davranıyorsun→ eylem)
» Üzgünüm, ben başkasına aşığım. (başkasına → zamir)
Yana
Cümleye “taraf olma, özgüleme, hakkında” gibi anlamlar katar. Ayrılma durumundaki sözcüklerle öbekleşir: -den yana
Örnekler:
- Merak etme, bugün şans bizden yana görünüyor.
- Aşktan yana şansım yok, ağlıyorum derdim çok.
Değil
Asıl görevi, ek eyleme olumsuzluk anlamı katmaktır.
Örnekler:
- Buranın doğası çok da güzel değil. (olumsuzluk anlamı)
- Ona artık güvenmiyor değilim.( “güveniyorum” pekiştirmeli olumluluk)
- Her dediğini yapacak değiliz ya! (olmazlık anlamı)
- Bu işin kazancında falan değilim. (önem vermeme)
Mi
Ad ve eylemlerden sonra gelerek soru anlamı katar. Soru edatı “mi“nin soru anlamının dışında “pekiştirme, koşul, zaman” gibi farklı anlam ilgileri de vardır. Kendinden önceki sözcüğün son hecesine göre ünlü uyumuna girer.
Örnekler:
- Polatlı’da turistik mekanlar var mı? (soru anlamı)
- Onun ne kurnaz tilki olduğunu bilmez miyim? (sözde soru anlamı)
- Ali’nin tatlı mı tatlı bir kızı oldu. (pekiştirme anlamı)
- Zor gelen her ders, işin temelini kavradın mı kolaylaşır. (koşul anlamı)
- Hava karardı mı tekinsiz insanlar ortaya çıkardı. (zaman anlamı)
- Çıldırdın mı sen? (şaşma anlamı)
- Evlâdım, beni yolun karşısına geçirir misin? (rica anlamı)
Örnek Soru:
“(I) Kentimizdeki tarihi çeşmelerinin son yıllardaki durumu yürekler acısıydı. (II) Birçoğu yok olmuş; kalanların muslukları koparılmış, suları kesilmiş ve tekneleri parçalanmıştı. (III) Bunlardan bazıları, ayakkabı tamircilerine dükkân, seyyar fotoğrafçılara stüdyo, sinemalara ilan tahtası hizmeti görmekteydi. (IV) Bu arada bir çeşme, etrafı duvarla kapatılarak muhtarlığa çalışma yeri yapılmıştı. (V) Bunlar bende, bu çeşmeler büsbütün kaybolmadan, onların durumunu saptama düşüncesini uyandırdı.
Yukarıdaki numaralandırılmış cümlelerin hangisinde edat kullanılmıştır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Çözüm:
IV no’lu cümlede “…duvarlarla (duvarlar ile)…” araç anlamlı “ile” edatı kullanılmıştır.
Cevap D şıkkıdır.