20. yüzyılda Almanya’da empresyonizme tepki olarak ortaya çıkmıştır.
Önce resim sonra edebiyatta etkili olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı öncesinin bunalımlı ortamında doğan bir tepki hareketidir.
Teknolojik gelişmelerin, sanayi çağının anlamsızlaştırdığı hayata, yalnızlaşan ve huzursuz yaşayan aydın insan ruhuna, ekonomik dengesizliklere, burjuva ahlakına bir başkaldırıdır.
Dış dünya değil, insanın iç dünyasındaki gerçekler önemsenmiş ve bu gerçeklerin dışa vurulması gerektiği savunulmuştur. Ekspresyonizm, bu yönüyle realizm, natüralizm, parnasizme tepki niteliği taşır.
Dış gerçek, asıl gerçeğe ulaşmada bir engel olarak görülmüş “gerçeğin” sanatçının ruhunda gizli olduğu dile getirilmiştir.
Evrenselliği değil, bireyselliği ön plana çıkaran, “ben” duygusunu önemseyen “iç gözlem” üzerinde duran bir akımdır.
Bu akımın zengin bir sözcük dağarcığıyla yazan sanatçıları, ruhun isyanının sembolü sayılan “çığlık“a önem vermişlerdir.