İslamiyet Öncesi Yazılı Dönem hakkında bilgi almak için lütfen TIKLAYINIZ.
SÖZLÜ EDEBİYAT (… / 8. yy)
- Türklerin yazıyı kullanmaya başlamadıkları zamanlardaki edebiyat, mitolojik dönemde oluşmaya başlamıştır.
- Bu dönemin başlıca ürünleri destan, sav, sagu ve koşuk‘tur. Bunlar anonim özellik taşır.
- Sözlü edebiyat ürünlerinin gelişip yayılmasında etkili olan üç önemli tören vardır. Bunlar “sığır”, “şölen” ve ‘yuğ” törenleridir.
- Sığır (Sürgün avı): Düzenlenen sürek avının bereketli olması için ava çıkmadan önce yapılan törendir.
- Şölen, Toy (Kurban törenleri): Hayvanların kurban edildiği günlerde düzenlenen ziyafet ve yapılan dinî törendir.
- Yuğ (Yas törenleri): Ölen insanların ardından duyulan acı ve onun iyi özelliklerinin anlatıldığı törenlerdir.
- Toplumsal ve dinî içerikli olan bu törenler; hekimlik, büyücülük, din adamı, müzisyenlik, şairlik yeteneğine de sahip olan ve ozan, şaman, baksı, kam, oyun adı verilen bilge kişiler tarafından yönetilirdi.
- Şiirler; “kopuz” adı verilen çalgı eşliğinde ozanlar tarafından belli bir ezgiyle söylenmiştir.
- Şiirler, dörtlük nazımı birimi ve hece ölçüsüyle söylenmiş, hecenin 7’li, 8’li ve 11’li kalıpları kullanılmıştır.
- Şiirlerde ahenk; yarım uyak ve redifle sağlanmış; abab /aaab / cccb / dddb şeklinde halk edebiyatındaki koşmaya benzer uyak düzeni kullanılmıştır.
- Sevgi, aşk, ölüm, yiğitlik, savaş, din, doğa güzellikleri, günlük yaşam, av eğlenceleri, at ve silaha bağlılık gibi konular işlemiştir.
- Dil, yabancı etkilerden uzak arı bir Türkçedir.
- Eserlerin çoğu manzumdur. Nazım-nesir karışık olan kimi destanlar da vardır. Bazı destanların manzum şekilleri unutularak günümüze nesir halinde ulaşmıştır.
- Türk edebiyatının ilk örnekleri sayılan sagu, koşuk, sav örneklerine ve destanların bazı parçalarına sonraki yüzyıllarda yazılan kaynaklarda rastlanmıştır. Kaşgarlı Mahmut’un, Divanü Lügati’t-Türk adlı kitabında ve Çin kaynaklarında bu türlerle ilgili örneklere yer verilmiştir.
SÖZLÜ EDEBİYAT ÜRÜNLERİ
1) Koşuk
- Yiğitlik, savaş, aşk, sevgi, tabiat güzellikleri, av eğlenceleri, günlük yaşam gibi konuların dile getirildiği şiirlerdir.
- Sığır denilen sürek avları ve şölen adı verilen kurban törenlerinde ozanlar tarafından kopuz eşliğinde söylenir.
- Hece ölçüsü ve dörtlük nazım birimiyle söylenir.
- Genellikle yarım uyak kullanılır.
- Uyak düzeni aaab/abab, cccb, dddb şeklinde olup halk edebiyatındaki koşmaya benzer.
- Koşuk, içerik olarak halk edebiyatındaki koşmaya, divan edebiyatındaki gazele benzer
Koşuk Örneği:
Kızıl sarığ arkaşıp (Kızıl ve sarı çiçekler yerden bitiyor)
Yipgin yaşıl yüzkeşip (Mor ile yeşil yüz yüze geliyor)
Bir bir gerü yörgeşip (Birbirlerine sarılıyorlar)
Yalngluk anı tanglaşur (İnsan hayret içinde kalıyor)
Alın töpü yaşardı (Yamaçlar ve tepeler yeşerdi)
Urut otın yaşurdı (Kuru otları gizleyip tazelerini çıkardı)
Köl-ning suvın küşerdi (Göllerin suyunu taşıdılar)
Sığır buka möngreşür (Sığırlar ve boğalar [neşelerinden] böğrüşüyor)
2) Sagu
- Yuğ adı verilen ölüm, yas törenlerinde ölen kimsenin ardından söylenen, onun ölümünden duyulan acıyı dile getiren, ölenin mertliğini, yiğitliğini, erdemlerini anlatan şiirlerdir.
- Sagular sadece konu açısından koşuktan ayrılır. Diğer özellikleri koşukla aynıdır.
- Sagular da koşuklar gibi müzikle iç içedir ve kopuz eşliğinde söylenir.
- Ölüm temasını işlemesi bakımından, halk edebiyatındaki ağıtın ve divan edebiyatındaki mersiyenin karşılığıdır.
- Türk sözlü edebiyatının ilk örneklerinden olan, tamamı 12 dörtlükten oluşan ve Divanü Lügatı’t-Türk’te yer alan Alp Er Tunga sagusu, bu türün en meşhur örneğidir. Bu şiirde Saka (İskit) adlı Türk devletinin hükümdarı olan Alp Er Tunga’nın MÖ 7. yy.da Türk- İran savaşlarında İran hükümdarı Keyhüsrev’e yenilerek öldürülmesi anlatılır.
Sagu Örneği:
Alp Er Tunga öldi mü (Alp Er Tunga öldü mü)
Isız ajun kaldı mu (Kötü dünya kaldı mı)
Ödlek öçin aldı mu (Felek öcünü aldı mı)
Emdi yürek yırtılır (Şimdi yürek yırtılır)
Begler atın argurup (Beyler atlarını yordular)
Kagdu anı turgurup (Kaygıdan zayıf düştüler)
Mengzi yüzü sargarup (Betleri benizleri sarardı)
Körküm angar türtülür (Sanki safran sürdüler)
3) Sav
- Bugünkü atasözlerinin ilk şekilleridir. Yaşamla, toplumla, insan doğasıyla ilgili öğütler veren hikmetli, özlü sözlerdir.
- Kolay söylenmesi ve akılda kalıcı olması için çoğu şiir gibi söylenmiş, ölçü ve uyaktan yararlanılmıştır.
- İlk söyleyeni unutulduğu için anonim nitelik taşır. 11. yy.da Kaşgarlı Mahmut, Orta Asya’da Türk boyları arasında söylenen bazı savları derleyip Divanü Lügatı’t-Türk adlı kitabında bir araya getirmiştir.
- Birçok sav, kelimelerin söylenişinde bazı değişikliklere uğrayarak günümüzde yaşamaya devam etmektedir.
Sav Örnekleri:
-Yılan kendü eğrisin bilmes, tevi boynun egri tir.
(Yılan, kendi eğriliğini bilmez, deveye boynun eğri der.)
-İt ısırmas, at tepmes time.
(İt ısırmaz, at tepmez deme.)
-Agılda oglak togsa arıkta otı öner.
(Ağılda oğlak doğsa, ırmakta otu biter.)
-Ermegüge bulut yük bolur.
(Tembele bulut (bile) yük olur.)
4) Destan
- Toplum hayatını derinden etkileyen ve tarihî önem taşıyan savaş, göç, doğal afet, yangın gibi olayları manzum olarak anlatan anonim ürünlerdir.
- Destanlar, henüz aklın ve bilimin toplum hayatına tam anlamıyla hâkim olmadığı mitolojik çağlarda ortaya çıkmış sözlü edebiyat ürünleridir.
- Yunanca “epope’ kelimesinden gelen destan, olağanüstü ile gerçeği, efsane ile tarihi kaynaştırarak abartılı bir şekilde anlatır.
- Milletlerin vicdanında, hafızasında, bilinçaltında derin izler bırakan olaylar, kahramanlarla ilgili efsaneler ve mitolojik hikâyeler destanların içeriğini oluşturur.
- Bilinmeyen bir zaman diliminde oluşmuş ve ağızdan ağza yayılarak gelişmiştir.
- Milletlerin edebiyatını oluşturan şiirsel ve tarihsel ilk anlatı biçimleridir. Epik şiirin en eski örnekleridir.
- Destanın yapısı; bir tema etrafında oluşan olay örgüsü, kişi, zaman, mekân unsurlarından oluşur.
- Olağanüstü olayların anlatıldığı destanlardaki kişiler de olağanüstü özelliklere sahip kahramanlardır ve lider, kurtarıcı rolünü üstlenir. Bu kişiler genellikle tip özelliği taşır.
- Oluştukları toplumun dinî, millî ve kültürel özelliklerini yansıtır.
- Zaman ve mekân, destanda en belirsiz unsurlardır. Olay örgüsünün yaşandığı mekânın gerçek coğrafya ile; zamanın da tarihsel zaman ile ilişkisi oldukça zayıftır.
- Destanlar genellikle manzumdur, az olmakla beraber nazım- nesir karışık olanlar da vardır. Ancak bazıları, manzum biçimleri unutularak günümüze düz yazı şeklinde ulaşmıştır.
- Destanlar, tarihî olayları anlatması yönüyle “tarih” bilim dalıyla son derece ilgilidir ancak anlatımda abartı ve olağanüstülüklere yer vermesi nedeniyle güvenirlik açısından tarihten uzaklaşır.
- Destanlar üç aşamada oluşur:
- Çekirdek (doğuş): Milletin hayatını derinden etkileyen bir olayın yaşandığı ya da idealize edilmiş efsanevi bir kahramanın ortaya çıktığı safhasıdır.
- Yayılma: Toplumda derin iz bırakan olay veya kahramanların uzun zaman dilimi içinde kuşaktan kuşağa anlatılarak halkın ortak ürünü haline geldiği aşamadır. Destan motifleri bu aşamada belirgin bir hale gelmeye başlar.
- Derleme (yazıya geçirme): Destanın, uzun zaman diliminden sonra güçlü bir şair tarafından destan kurallarına uygun biçimde bir araya getirilip manzum olarak yazıya geçirildiği safhadır. Çoğu zaman bu destanların kim tarafından derlendiği ve yazıya geçirildiği belli değildir. Derleyici şair, destanın yazarı değil sadece anlatılagelen olayları toplayıp bir araya getiren kişidir.
Destanlar iki gruba ayrılır:
A)DOĞAL DESTAN: Çekirdek, yayılma ve derleme aşamalarını tamamlayıp bir şair tarafından yazıya geçirilen anonim destanlardır. Toplumun ortak malı olan ve birtakım olaylar sonucu kendiliğinden oluşan destanlardır. Doğal destanların yazarı yoktur, derleyicisi vardır, bu destanların sahibi milletir.
Ulusların Doğal Destanları:
1) TÜRK DESTANLARI
a) İslamiyet Öncesi Türk Destanları
Altay Destanı: Yaratılış Destanı
Saka Destanları: Şu Destanı, Alp Er Tunga Destanı
Hun – Oğuz Destanları: Oğuz Kağan Destanı, Attila Destanı
Göktürk Destanları: Ergenekon Destanı, Bozkurt Destanı
Uygur Destanları: Türeyiş Destanı, Göç Destanı
b) İslamiyet’ten Sonraki Türk Destanları
1. Karahanlı Dönemi Destanı: Satuk Buğra Han Destanı
2. Kazak – Kırgız Kültür Dairesi Destanı: Manas Destanı
3. Türk-Moğol Kültür Dairesi Destanı: Cengiz Han Destanı (Cengiz-name)
4. Tatar – Kırım Kültür Dairesi Destanları: Timur Destanı, Edige Destanı
5. Selçuklu – Beylikler ve Osmanlı Dönemleri Destanları: Seyid Battal Gazi Destanı, Danişmend Gazi Destanı, Köroğlu Destanı
2) DİĞER ULUSLARIN DESTANLARI
Yunan : İlyada ve Odysseia Destanları (Homeros)
İran Destanı: Şahname (Firdevsi)
Sümer : Gılgamış Destanı
Rus: İgor Destanı
İspanyol: Le Cid Destanı
Alman: Nibelungen Destanı
Fin: Kalevela Destanı
Hint: Ramayana ve Mahabharata Destanları
Fransız: Chanson de Roland Destanı
Japon: Şinto Destanı
B)YAPAY DESTAN : Bir şairin, toplumu etkileyen herhangi bir olayı doğal destanlara benzeterek, destan kurallarına uygun olarak manzum biçimde yazmasıyla oluşan destanlardır. Doğal destanların sahibi millet iken, yapay destanların sahibi tek bir kişidir, destanın yazarıdır.
Ulusların Yapay Destanları:
1) TÜRK DESTANLARI
Kayıkçı Kul Mustafa: Genç Osman Destanı
Yazıcığlu: Selçukname
Fazıl Hüsnü Dağlarca: Üç Şehitler Destanı, Yedi Memetler Destanı
Mehmet Akif Ersoy: Çanakkale Şehitleri
Nazım Hikmet Ran: Kuvayi Milliye Destanı, Kurtuluş Savaşı Destanı
Cahit Külebi: Atatürk Kurtuluş Savaşında
Ceyhun Atuf Kansu: Sakarya Meydan Savaşı
2) DÜNYA DESTANLARI
John Milton (İngiliz Edebiyatı): Kayıp Cennet
Torquato Tasso ( İtalyan Edebiyatı) : Kurtarılmış Kudüs
Dante Alighieri (İtalyan Edebiyatı): İlahi Komedya
Ariosto (İtalyan Edebiyatı): Çılgın Orlando
Voltaire (Fransız Edebiyatı): Henriade
Vergilius (Latin Edebiyatı): Aeneis
Türk Destanlarının kısa özetlerini okumak için lütfen TIKLAYINIZ.