Ana Sayfa Genel Natüralizm (Doğalcılık) (19. yy.)

Natüralizm (Doğalcılık) (19. yy.)

2257
0

Özellikleri

  • Natüralizm, 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa’da ortaya çıkan ve “bilimsel realizm” olarak nitelendirilen bir edebî akımdır.
  • Realizme tepki olarak doğmamış; ondan daha ileriye giderek gerçekçiliğin bilimsel deneye dayanması gerektiğini savunmuştur.
  • Realizm ve natüralizmin ortak yönleri çoktur. Realizmin ortaya çıkmasını sağlayan toplumsal şartlar, natüralizm için de geçerlidir.
  • Natüralizmin realizmden farkı; “determinizm, soyaçekim ve deneysel roman” kavramlarını eserlere yansıtmasıdır.
  • Natüralizmin doğuşunda Hippolyte Taine’nin determinizm (gerekircilik) görüşü etkili olmuştur. “Aynı koşullar altında aynı nedenler, aynı sonuçları doğurur.” şeklinde özetlenen bu görüşe göre, her olay bir öncekinin sonucu ve bir sonrakinin nedenidir. Determinizmin “neden-sonuç” ilkesi, doğa bilimlerindeki “deney” yöntemini doğurmuş ve Claude Bernard “deneysel uygulama” şeklinde bunu tıp alanında uygulamıştır. Deney yönteminin canlılara da uygulandığını gören Fransız yazar Emile Zola, bu yöntemi Darwin’in evrim ve soyaçekim düşünceleriyle birleştirerek “deneysel roman” kavramına ulaşmış, bu sayede realizmin ileri bir aşaması olan natüralizm akımı ortaya çıkmıştır.
  • Realizmin anket ve gözlem yöntemine deneyi de ekleyen natüralistler; toplumu “büyük bir laboratuvar”, insanı “deney konusu, sanatçıyı da ‘bilim insanı’ olarak görmüşlerdir.
  • Natüralistlere göre roman yazmak, bir laboratuvarda deney yapmaya benzer. Yazar, dış dünyada gözlemlediği olayları bilim insanı tarafsızlığıyla roman dünyasına aktarır ve bunları sebep-sonuç ilişkisine göre bir sonuca bağlar.
  • Natüralistler; insanı, tabiatı, hayatı pozitif bir anlayış ve bilimsel bir gerçeklikle ele almışlardır.
  • Pozitif deney metodunu edebiyata taşıyan natüralistler, eser karşısında objektif olmaya özen göstermişlerdir.
  • Natüralistlere göre yazar, sadece bir gözlemcidir. Yazarın görevi; olayların ve insanların olumlu-olumsuz yanlarını övmek ya da kınamak değil, çevreyi gözlemleyip tutanak şeklinde kaydetmek ve romana aktarmaktır.
  • İnsandaki davranışların ve kişiliğin şekillenmesinde, insanın kendi iradesinin değil, toplumsal çevrenin etkisi ve soyaçekim özellikleri olduğunu düşünmüşlerdir.
  • Natüralist yapıtlarda olaylar, yazar tarafından yönlendirilmez, doğal akışı içinde bir sonuca ulaşır. Yazar, roman kahramanlarını farklı çevrelerde ele alarak çevrenin değişmesiyle davranışlarda ne tür değişiklikler görüldüğünü gözlemler.
  • Sanatçılar, çevrenin insan üzerinde ne kadar etkili olduğunu göstermek için uzun mekân tasvirlerine önem vermişlerdir.
  • Realistler kadar dil ve üsluba önem vermeyen natüralistler, gerçeklikten uzaklaşmamak için toplumda var olan çirkin, kaba, argo sözlere sık sık yer vererek “sokak dili”ni edebiyata aktarmışlardır. Dilleri herkesin anlayabileceği, doğal ve yalın bir dildir.
  • Sanatçılar eserlerinde kahramanları, yaşadıkları toplumsal çevrenin dil özellikleriyle konuşturmuştur.
  • Yazarlar, sosyal gerçekleri yansıtırken daha çok toplumdaki çirkinlikler ve olumsuzlukları ele almışlardır. Eserlerde kahraman olarak toplum dışına itilmiş sarhoşlar, hırsızlar, hayat kadınları gibi tiplerin yanında fakir insanları, işçileri ve köylüleri seçmişlerdir.
  • Natüralistler, olayları bilim insanı gözüyle incelediği için iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış ayrımı yapmadan yaşamın çirkin ve iğrenç sahnelerini anlatmaktan çekinmemişlerdir.
  • Sanatı; toplumdaki çirkinlikleri, sorunları ortaya çıkararak topluma fayda sağlayacak bir araç olarak görmüşler, dolayısıyla ‘Sanat toplum içindir.’ anlayışını benimsemişlerdir.
  • Tanrı, din, ahlak gibi manevi değerleri reddetmişler aynca insanın özgür iradesine de değer vermemişlerdir.
  • Eserlerde aşırı bir kötümserlik hakimdir ve eserler genellikle bir felaketle son bulur.
  • Natüralist eserlerde genellikle bir tez savunulur.
  • Yazarlar, eserlerinde kendi kişiliklerini gizlemişlerdir.19. yy.ın sonlarına doğru etkili olan bu akımın bildirisini Fransız yazar Emile Zola kaleme almıştır.
  • Daha çok roman, hikâye, tiyatro gibi türlerde görülmüştür.

Temsilcileri

Dünya Edebiyatı

Emile ZolaRoman Fransız
Goncourt Kardeşler (Edmond ve Jules) Roman Fransız
Alphonso Daudet Roman Fransız
Guy de Maupassant Öykü Fransız
Henrik İbsen Tiyatro Norveç
John Steinbeck Roman Amerikan

Türk Edebiyatı

Nabizade NazımRomanTanzimat Dönemi
Hüseyin Rahmi GürpınarRoman, öyküServetifünun Dönemi (Bağımsız)

www.edebiyatvedil.net

CEVAPLA

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz