Romantizm 18. yüzyılın sonlarında Klasisizm‘e tepki olarak doğmuştur. Almanya’da ortaya çıkan akım, 19. yüzyılda Avrupa’da özellikle Fransa’da ve İngiltere’de çok gelişmiştir.
Romantizmi Oluşturan Etkenler
a. Aydınlanma Çağı düşünürlerinin etkisi: JJ. Rousseau, Voltaire, Montesquieu, Diderot gibi Aydınlanma Çağı (1869-1789) temsilcileri tarafından yayılan “özgürlük, demokrasi, insan hakları” gibi düşünceler, romantizmin düşünsel temelini oluşturmuştur.
b. Krallığa karşı cumhuriyetçiliğin güçlenmesi: 1789 Fransız İhtilali ile güçlenen liberal siyasi akımlar da romantizmin siyasi temelini oluşturmuştur.
Özellikleri
- Romantizmin ilkelerini belirleyen, onun bir sanat akımı haline gelmesini sağlayan öncü sanatçı, Victor Hugo‘dur. V. Hugo, Cromwell isimli eserinin ön sözünde romantizmin ilkelerini açıklamış, Hernani adlı oyunuyla onu bir edebiyat akımı olarak başarıya ulaştırmıştır.
- Klasisizme tepki olarak doğmuştur.
- Klasik edebiyatın bütün kural ve biçimleri yıkılmıştır.
- Akıl ve sağduyu yerine duygu ve hayale önem verilmiştir.
- Konular, Yunan ve Latin edebiyatından değil; ulusal efsanelerden, ulusal tarihten, Hristiyanlık mucizelerinden ve günlük yaşamdan seçilmiştir.
- Yaşanan çağ ve toplumsal koşullar nedeniyle hüzün ve karamsarlık ön plana çıkmış; aşk, ölüm, intihar, acı, tabiat, özgürlük gibi temalara ağırlık verilmiştir.
- Konu işlenirken zıtlıklara sıkça yer verilmiş; iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel- çirkin gibi çatışmalardan yararlanılmıştır.
- Sanatçılar eserlerinde kendi kişiliklerini gizlememiş, yani duygularını, tutkularını ve izlenimlerini içtenlikle dile getirmişlerdir.
- Eserlerde toplumun her kesiminden insanlara yer verilmiş; sıradan insanlar ve soylular gerçek hayatta olduğu gibi bir arada verilmiştir.
- İnsan sadece iyi ve ideal yönleriyle değil; çirkin ve kötü yönleriyle de işlenmiştir. Ancak kahramanlar tek yönlü ele alınmış; iyiler daima iyi, kötüler daima kötü olarak sunulmuş; eserin sonunda iyiler ödüllendirilirken kötüler cezalandırılmıştır.
- Tip değil, karakter esas alınmıştır.
- Eserlerde tesadüf ve olağanüstülüklere sıkça yer verilmiştir.
- Soyut değil somut insan işlenmiş, kişiler çevreleri içinde ele alınmış, insanın düzeltilmesi yerine toplumun düzeltilmesi amaç edinilmiştir.
- “Sanat, toplum içindir”görüşü benimsenmiştir.
- Klasisizm’de ihmal edilen doğaya karşı büyük bir sevgi gösterilmiş, betimlemeye geniş yer verilmiştir, uzak ülkeler büyüleyici bir şekilde tasvir edilmiştir.
- Romantik sanatçılar; klasikler gibi dil ve üsluba değil, öze önem verdikleri için sözcük seçimine pek dikkat etmemiş, dağınık bir anlatım sergilemişlerdir. Duygu ve hayallerin coşkunluğuyla bazen ağır ve süslü bir üsluba başvurmuşlardır.
- Eserlerinde halkın konuştuğu günlük konuşma dilini esas almışlardır.
- Sanatçılar; klasisizmin kuralcılığını yansıtan trajedi ve komediyi bir kenara bırakıp sanatçıyı serbest bırakan dramı tercih etmişlerdir.
- Birey kişilik kazandığı için hikâye ve roman, yaşam karşıtlıklarla dolu olduğu için dram, geçmişe özlem duyulduğu için anı, gezmek özgürlüğü doğduğu için gezi, duygular ön plana çıktığı için lirik şiir, düşünce özgürlüğü benimsendiği için eleştiri, makale, fıkra, deneme gibi türler çok önem kazanmıştır.
Temsilcileri
Dünya Edebiyatı
Victor Hugo: Tiyatro, roman – Fransız
JJ.Rousseau: Felsefe, toplum bilim – Fransız
Lamartine: Şiir, roman – Fransız
Voltaire: Felsefe, roman – Fransız
A. Dumas Pere: Roman – Fransız
Chateaubriand: Roman, deneme – Fransız
Alfred de Musset: Roman, öykü – Fransız
George Sand: Roman, öykü – Fransız
Alfred de Vigny: Roman, öykü – Fransız
Scihiller: Tiyatro, şiir – Alman
Goethe: Roman, tiyatro, şiir – Alman
Lord Byron: Şiir – İngiliz
Shelly: Şiir – İngiliz
Shakespeare: Tiyatro – İngiliz
Edgar Allan Poe: Şiir – Amerikan
Puşkin: Roman, şiir – Rus
Türk Edebiyatı
Namık Kemal: Roman, şiir, tiyatro – Tanzimat Dönemi
Ahmet Mithat Efendi: Roman, öykü – Tanzimat Dönemi
Şemsettin Sami: Roman – Tanzimat Dönemi