Ana Sayfa Edebiyat Senaryo nedir, senaryonun özellikleri nelerdir?

Senaryo nedir, senaryonun özellikleri nelerdir?

10784
4

SİNEMA

Sözcük anlamıyla sinema, herhangi bir hareketi düzenli aralıklarla parçalara bölerek bunların resimlerini belirleme ve sonra bunları gösterici yardımıyla karanlık bir yerde, bir ekran veya perde üzerinde yansıtarak hareketi yeniden oluşturma işidir.

Sinema, görüntüleri bir dil oluşturacak şekilde anlamlı bir biçimde birbirine ekleyerek izleyiciye bir şey anlatmayı, bir kavramı açıklamayı, bir düşünce veya iletiyi ulaştırmayı amaçlayan bir sanattır.

SİNEMANIN ÖZELLİKLERİ

  • Sinemanın teknik temeli saydam bir filmden ışık geçirilerek perdeye görüntü düşürülmesidir. Günümüzde bu işlem artık dijitalleşmiştir.
  • Sinema, tüm sanatların, modern, güçlü bir bileşimidir. Ressam renklerden, besteci notalardan, yazar sözcüklerden yararlanarak eserlerini ortaya koyarken sinema sanatçısının gücü tüm bu sanatları birlikte kullanabilmesinde yatar.
  •  Sinema, 7. sanat olarak da bilinir.  (edebiyat, resim, heykel, mimari, müzik ve tiyatro)
  • Diğer sanat dallarının geçmişi, insanlık terihi kadar eski olmasına, kökenlerinin karanlık olmasına rağmen sinema 20. yüzyıla ait bir sanattır.
  • Sinema, başlangıcından bugüne sessiz filmden sesli filme, siyah beyaz filmden renkli filme, özel efekt kullanımından üç boyutlu teknolojiden yararlanılarak çekilen örneklere dek sürekli gelişim gösteren bir sanat dalıdır.
  • Sinema görsel ve işitsel bir kitle iletişim aracıdır.
  • Sinemanın kaynağı toplumdur.
  • Sinema ürün verdiği yılların gelenek, görenek, yaşam tarzı vb. yönlerini yani zihniyetini yansıtır.
  • Sinema, toplumun her kesimine okuma yazma bilmeyen insanlara dahi ulaşabilen etkili bir iletişim aracıdır.
  • Sinema, karanlık salonda tüm dikkatini perde üzerinde yoğunlaştırmış olan izleyiciyi kendine çeker.
  • Sinemada ışık, hareket, gerçeklik ve bunların birleşimi söz konusudur.
  • Sinemada hareket aracılığıyla zaman içinde bir öykü anlatılır.
  • Sinemada değişik zaman ve mekân parçalarını yansıtan görüntüler istenen uzunlukta ve sırayla art arda birleştirilebilir.
  • Sinema, insanoğlunun zamanın akışını yakalayıp tutabilme merakına en iyi yanıt veren sanat dalıdır.




EDEBİYATIN SİNEMAYLA İLİŞKİSİ

  • Sinema ve edebiyat insanların estetik zevkine hitap eden eserler verme amacındadır.
  • Sinema ve edebiyat ikisi de iletişim aracıdır, kültürü geliştirirken insanları bilgilendirme, düşündürme, yeni bakış açıları kazandırma gibi işlevleri üstlenir.
  • Sinemayla edebiyat arasındaki en önemli fark kullandıkları malzeme ve yöntemdir. Edebiyatın malzemesi dildir. Edebiyatçı duygu, düşünce ve hayalleri sözcükler aracılığıyla ifade eder. Sinemacı ise ifade aracı olarak görüntüyü kullanır. Edebi eserdeki sözcükler sinemada görüntüye dönüşür.
  • Sinema ve edebiyat aynı amaca sahip olmalarına rağmen teknik olarak birbirinden farklıdır.
  • Sinema öncelikle diğer sanatların birikimlerinden yararlanarak gelişmiştir. Diğer sanat dalları içinde en güçlü bağınıysa edebiyat ile kurmuştur.
  • Özellikle romanlar, sinemanın başvurduğu en önemli kaynaklardan biridir. Popüler romanlar, filmler için hazır senaryolar olmuştur.
  • Roman okuyucusu ile film izleyicisi arasındaki ortak ilişki, edebiyatla sinemayı birbirine bağlamıştır.
  • Sinema, ilk dönemlerde kısa süreli görüntülerle seyirciyi oyalasa bile seyirci muazzam bir edebiyat dünyasının yanında sinemanın cılız içeriğiyle yetinmediği için edebiyatın birikimlerinden yararlanmak zorunda kalmıştır.
  • Edebiyat sinemaya tema, konu, hazırlanacak senaryoya temel olacak metin bakımından malzemeler verir.
  • Edebiyatın en iyi örneklerinin neredeyse tamamı sinemaya uyarlanmıştır.
  • Sinema, edebiyattan yararlanırken yararlandığı malzemenin biçim ve içeriğini de değiştirmektedir.Ünlü yönetmen D. W. Griffith, film çekerken Dickens’la aynı şeyi yaptığını, tek farkının resimle bir öykü anlatmak olduğunu ifade etmiştir.

SENARYO

“İyi bir filmin ortaya çıkması için üç şey gereklidir: Senaryo, senaryo ve senaryo.” (Alfred Hitchcock)

“İyi bir senaryodan kötü bir film yapılabilir ama kötü bir senaryodan iyi bir film asla yapılamaz.” (Rene Clair)

Senaryo, filmlerin çekilmesine temel hazırlayan, kâğıt üzerindeki ilk şeklidir. Sinemada ya da televizyonda gösterilmek üzere, çekim için hazırlanan yazıdır.

SENARYO YAZIMI

Senaryonun çeşitli aşamaları vardır:

  1. Taslak öykü (Sinopsis) oluşturma
  2. Oluşturulan taslak öyküyü geliştirme
  3. Senaryo yazımı

1.Taslak öykü (Sinopsis) oluşturma:

  • Bu bölüm senaryonun ilk adımıdır.
  • Senaryonun teması ve konusu belirlendikten sonra tasarlanan film öyküsü özet biçiminde kabataslak yazılır.
  • Sinapsiste tema ve konu ortaya konur. Kişiler, olay örgüsünün geçeceği yer ve zaman belirlenir.
  • Bu aşamada ayrıntıya girilmez.
  • Geniş zaman kipiyle yazılır.

2. Taslak Öyküyü Geliştirme (Tretman):

  • Tretman, taslak öykünün daha ayrıntılı biçimde genişletildiği aşamadır.
  • Bu aşamada olaylar arasındaki bağlantılar ve neden-sonuç ilişkileri kurulur.
  • Kişiler, ruhsal ve fiziksel olarak tanıtılır.
  • Olay örgüsünün geçeceği yer ve zaman ayrıntılı bir şekilde belirtilir.
  • Bu aşamada diyaloglar yazılmaz. Yalnızca çok önemli bazı diyaloglar ve sahne ile ilgili önemli detaylar yer alır.
  • Tretman aşaması da geniş zaman kipiyle yazılır.

3. Senaryo Yazımı

  • Bu aşamada olayların detayları, kişileri diyaloglar, kullanılacak ses ve müzik ögeleri belirlenir.
  • Senaryonun biçimsel bölümlenmesi büyükten küçüğe doğru yapılır.
    • Bölüm: Bölüm, öykünün dramatik gelişiminin başı ve sonu olan bir parçasının gelişip sonuçlandığı görüntüler dizisidir. 90 – 120 dakikalık bir filmde ortalama 7 – 10 bölüm bulunur. Bölümlerin birleşmesiyle, öykünün tümü ortaya çıkar. Senaryodaki her bölüm; bir romanın, bir tiyatro oyununun bir bölümüne (perdesine) eş değerdir.
    • Ayrım (Sekans): Bölümler, ayrımlardan oluşur. Ortalama normal uzunluktaki bir bölüm, 3 – 4 ayrımdan oluşur. Ayrım, dramatik örgüyü oluşturan her bir durumun ya da olayın içinde gelişip sonuçlandığı kendi içinde bir bütünlüğü olan sahneler dizisidir. Ayrım tek bir yerde geçebileceği gibi  farklı yerlerde de geçebilir. Örneğin, dış sahne ile başlayıp, iç sahne ile sürebilir.
    • Sahne:  Sahne, aynı kişilerin ve aynı mekân içinde yer aldığı, bir ya da daha çok çekimden oluşan görüntüler dizisidir. Tamamlanmış bir durumdur.
    • Çekim: Çekim, filmi oluşturan dramatik yapının en küçük unsurudur. Kameranın çalıştırılmaya başladıktan sonra  durduruluncaya kadar, sürekli olarak bir görüntüyü filme almasıdır. Çekimlerin kurgulanarak bir araya getirilmesiyle sahne meydana gelir.

SENARYO VE EDEBİ METİN

  • Başarılı ve üretken bir senarist olmanın yolu edebiyattan geçer. İyi bir edebiyat okuru olmak insana birikim katar.  Bu edebi birikimle sinema birikimi birleştiğinde başarılı senaryolara imza atılabilir.
  • Senaryo ilk şekliyle bir açıdan bir edebiyat türü sayılabilir. Bununla birlikte çekim senaryosu hâline geldiğinde edebiyatla hiçbir bağı kalmaz, çekim senaryosu filmin nasıl çekileceğinin şematik bir belgesidir sadece.
  • Senaryolar edebiyat eserleri gibi bir dergide ya da bir kitap olarak yayımlanmak amacıyla değil filme çekilmek amacıyla yazılır.

SENARYO VE TİYATRO

  • Tiyatro, dramatik yapısı, sanatsal mantığı ve yazılış amacı bakımından senaryoya en yakın edebiyat türüdür.
  • Aynı tiyatro metni pek çok farklı ülkede aynı anda ya da farklı zamanlarda farklı kişilerce sahneye konabilir. Oysaki bir senaryodan sadece bir tek film çekilebilir; aynı film tekrar çekilse bile senaryo yeniden yazılır.
  • Tiyatro izleyicisi, sahnedeki dekorların gerçek mekân olmadığını, oyuncuların gerçek kahramanlar olmadığını bilerek oyunu izler.  Sinema izleyicisi beyaz perdede gördüğü mekânların gerçek mekân, kahramanların gerçek kahramanlar olduğunu görmek, hissetmek ister. Bunun için sinema, izleyicisini filmin mekânında ve zamanında büyülü bir atmosferde yaşatmalıdır, kostümünden, dekoruna oyunculuğundan diyaloglara dek kendini seyirciye inandırmalıdır .

SENARYO – ÖYKÜ VE ROMAN

  • Bir öykü (hikâye) ya da roman yazarını yazdığı metnin uzunluğuyla ilgili sınırlayan bir şey yokken bir senaryo yazarı ortalama 90-120 dakikalık bir film süresi için yazar.
  • Roman ve öyküde harfler sözcükleri, sözcükler cümleleri, cümleler paragrafları, paragraflar bölümleri, bölümlerse romanı oluştururken sinemada çekimler sahneleri, sahneler ayrımları, ayrımlar bölümleri, bölümlerse filmi oluşturur.
  • Roman ve öykülerde yazı dili kullanıldığı için özenle kurulmuş cümleler, zengin bir sözcük dağarcığı ve çeşitli söyleyiş biçimleri söz konusudur senaryoda ise, sözlü bir dil olduğu için, doğallık, vurgu ve tonlama, telaffuz öne çıkar.
  • Roman ve öykülerde kimi zaman söz sanatlarına, üstü kapalı anlatım yollarına başvurulabilirken senaryoda bu tarz anlam olaylarına başvurulmaz.
  • Roman ve öykülerde farklı zaman kipleri kullanılabilirken senaryolar daima geniş zaman kipiyle yazılır.
  • Hem roman ve öyküde hem de senaryoda  eksiltiye başvurulur. Hikâyenin bir parçası ya da ayrıntısı yazar tarafından bilinçli olarak atlanır ve seyircinin bu eksik parçaları aklından birleştirmesi beklenir.
  • Roman ve öykü yazarı kişileri dıştan tasvir eder, davranışlarını anlatır, üçüncü veya birinci tekil şahıs ağzıyla kişinin ruhsal portresini çizer. Senaryo yazarı ise, kahramanlarını sadece dış görünüşleri ve davranışlarıyla tanıtmaya çalışır. Bu da kişilerin iç dünyasını anlamak için yeterli veriyi sağlamaz. Senaryo yazarı bu konuda bazı tekniklere başvurabilir. Örneğin, dış ses ile; yani görüntü dışındaki bir kaynağın sözleriyle görüntü içindeki bir varlığı tanıtabilir, iç konuşma yöntemiyle, görüntüdeki kişinin aklından geçenleri duyurabilir.
  • Romanlarda çok sayıda karakter olabilir ve roman yazarı bu karakterleri tasvir etmek için istediği kadar zaman ayırabilir. Sinema, her zaman bunu sağlayamaz. Senaryo yazarı, ana karakterleri tespit edip izleyiciyi daha az karakter üzerinde yoğunlaştırır ve sinema formuna aktarır.
  • Roman ve öykülerde sözcüklerin, cümlelerin, paragrafların bir araya gelmesi nasıl ki belirli bir kurgu içinde mümkünse ve bu sözcüklerin, cümlelerin, paragrafların yerleri değiştirildiğinde kurgu bozuluyorsa sinemada da film sahnesini oluşturan çekimlerin yerini başka herhangi bir çekim aldığında ya da sahnelerin sıralaması değiştirildiğinde filmin kurgusu bozulur.

SENARYO YAZARI NASIL OLMALIDIR?

  • Senaryo yazarı, çalışmanın en başından en sonuna dek yazdığı metnin sinema için hazırlandığını unutmadan yazmalıdır. Senaryonun başından sonuna kadar görselliği ön planda tutmalıdır.
  • Sinema görsel bir anlatım aracı olduğu için senaryo yazarı “Sinema için yaz, çok göster, az şey söyle.” ilkesini esas almalıdır.
  • Senaryo yazarı, karakterlerine hikayeyi anlattırmamalı; kahramanlarının hareketleriyle, yaptıklarıyla, aldıkları kararlarla, söyledikleri ya da söylemedikleri şeylerle öyküyü göstermelerini sağlamalıdır.
  • Senaryo yazarı, sinemanın tüm teknik özelliklerini, sürekli gelişen teknolojisini yakından izlemelidir. Genel kültürünü ve hayat deneyimlerini arttırmak için bilgisini yenilemeli; dergi, roman, öykü, şiir, günlük gazete, mitolojik hikayeler okumalı; toplumsal çalışmalara katılmalı; radyo, tiyatro, televizyon, sinema yayınlarını takip etmeli, özellikle önemli filmleri tekrar tekrar izlemelidir.
  • Senaryo yazarı, senaryosu için geniş çaplı araştırma yapmalıdır. Örneğin senaryo için bir yerin tanıtımı zorunluysa o yere ilişkin araştırma yapmalı, oranın yerel sanatçılarıyla, çeşitli kesimden insanlarıyla konuşmalı, o yerle ilginç anı ve öyküleri derlemelidir.
  • Senaryo yazarı, iyi bir gözlemci olmalıdır. Çevresinde olup bitenleri, ileride kullanabileceği bir film konusu ya da bir parçası olarak görmelidir.
  • Senaryo yazarı, izleyici kitlesinin bilgi dağarcığına uygun sözcükleri kullanmalıdır.
  • Senaryo genellikle bir kişi tarafından yazılıyormuş gibi görünse de, filmin ortaya çıkmasında, senaryo yazarının tek başına bilgi ve becerisi yeterli değildir. Diğer bir deyişle, fikir aşamasından yapım aşamasına, senaryo yazarı; ortak bir çizgide birleşen çok sayıda kişiyle (prodüktör, yönetmen, görüntü yönetmeni, oyuncular, kurgucu, ışıkçılar vb) doğrudan ya da dolaylı olarak ilişki içindedir. Birinin başarısızlığı, kolektif ürün olan filmin başarısızlığıdır. Senaryo yazarı, sözü edilen kişilerle ilişkilerini iyi ve uyumlu bir biçimde sürdürebilmeli, onlarla takım çalışması yapmalı, sürekli kendi isteklerini dayatmamalıdır.
  • Senaryo yazarının iletmek istediği bir ana düşüncesi (önermesi, mesajı) olmalıdır. Bu nedenle senaryo yazarı kesin yargısı olan bir “ana düşünce” ile yola çıkmalı, bu yargıyı kanıtlamaya kararlı “karakterler” tasarlamalıdır. Olay örgüsü, her sahneye, her karaktere, her aksiyona bağlı ayrıntılar (beklenmedik olaylar, psikolojik ayrıntılar, mekânların tasarımı ve seçimi, zamanın akışı vb.) bu ana düşünceyi vurgulayıp belir- ginleştirmelidir.
    İyi bir filmin her şeyden önce iyi bir senaryosu vardır; iyi bir senaryonun ise iyi bir öyküsü. Bunun için senaryo, iyi bir öyküye dayanmalı, senaryo yazarı ise iyi bir öykü anlatıcısı olmalı ve senaryosunu izleyenlerin ilgisini baştan sona çekecek bir biçimde yazmalıdır.
  • Senaryo yazarı, senaryosunu yazarken “kültür, eğitim, haber, eğlence” dörtlüsünün uyumunu ve çok farklı özellikleri olan izleyici kitlesinin gereksinimlerini gözetmelidir.

www.edebiyatvedil.net

4 Yorumlar

admin için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz