Birinci sayfa için lütfen TIKLAYINIZ
İkinci sayfa için lütfen TIKLAYINIZ
Üçüncü sayfa için lütfen TIKLAYINIZ
25. Beyit
Dürr-i nazmım çarha mengûş olsa bilmez rûzigâr
Şi’r-i Nef’î midir ol yâ kevkeb-i Şi’râ mıdır?
Günümüz Türkçesi:
Şiirimin incisi feleğe küpe olsa , yine de rüzgar (geçen zaman)
Onun Nefi’nin şiiri mi yoksa Şi’râ yıldızı mı olduğunu bilemez (ayırt edemez).
Kelimeler:
Dürr : İnci
Çarh: Felek
Kevkeb-i Şi’râ: Şi’râ yıldızı (Şi’râ: Parlak bir yıldız.)
26. Beyit
Nûr-ı mevvâc-meânî mi sözümde berk uran
Yâ libâs-ı nazmımın bir âteş-i hârâ mıdır?
Günümüz Türkçesi:
Sözümde parıldayanlar, anlamların dalgalanışının nuru mu?
Yoksa şiirimin giysisi, ateş renkli dalgalı kumaştan mıdır?
Kelimeler:
Nur: Işık
Meânî: Mânâlar, anlamlar.
Âteş-i hârâ : Ateş renkli, dalgalı kumaş
Libâs-ı nazm: Şiir elbisesi
27. Beyit
Ma’nî-i rengîn mi lafz-ı âb-dârımda yahûd
Sâgar-ı mînâya konmuş lâle-gûn sahbâ mıdır?
Günümüz Türkçesi:
Zarif sözlerimdekiler renkli anlamlar mıdır?
Yahut sırça kadehe konmuş lale renkli şarap mıdır?
Kelimeler:
Ma’nî-i rengîn : Renkli anlamlar
Lafz-ı âb-dâr : Nükteli, zarif, güzel söz
Sâgar-ı mînâ : Sırça (Mine) Şarap kadehi
Lâle-gûn sahbâ: Lale renkli şarap
28. Beyit
Bikr-i ma’nî mi dilimde pertev-i ilhâm ile
Yâ felekde âfitâb-ı Zühre-i zehrâ mıdır?
Günümüz Türkçesi:
Dilimdekiler ilham ışığı ile ilk kez söylenmiş sözler midir?
Yoksa gökyüzünde güneş gibi olan parlak Zühre yıldızı mıdır?
Kelimeler:
Bikr-i ma’nî : İlk defa söylenmiş, orijinal söz
Pertev-i ilhâm : İlham ışığı
Güneş gibi parlak, nurlu ve ışıklı olan.
Zühre-i zehrâ : Parlak zühre (Venüs) yıldızı.
29. Beyit
Fikr-i pür-mazmûn mıdır âyine-i tab’ımda yâ
Aks-i nakş-ı kâr-gâh-ı âlem-i bâlâ mıdır?
Günümüz Türkçesi:
Gönlümün parlak aynasındakiler mazmunlarla dolu fikirler midir?
Yoksa yüce alemin türlü türlü süslemelerinin bir yansıması mıdır?
Kelimeler:
Âyîne-i tab’ : Yaradılış, gönül aynası.
Âlem-i bâlâ : Yüce âlem.
Nakş-ı kâr-gâh : Türlü türlü süslemeler.
30. Beyit
Söz dükendi nice bir da’vâ-yı şi’r ü şâ’irî
Lâf u da’vâ bir taraf şimdi du’â hengâmıdır
Günümüz Türkçesi:
Söz tükendi. Şiir ve şairlik iddiası ne zamana kadar sürecek?
Boş lafları ve iddiaları bir tarafa bırakalım, şimdi artık dua etmenin sırasıdır .
Kelimeler:
Da’vâ-yı şi’r : Şiir söyleme davası.
Hengâm : Zaman, çağ, sıra, vakit.
31. Beyit
Tâ felek kadr ü merâtib anlaya hem bildüre
Herkesin mikdârını ednâ mıdır a’lâ mıdır?
Günümüz Türkçesi:
Felek herkesin derecesini ve değerini hem anlasın hem bildirsin ,
Aşağı mı yoksa yüce mi olduğu belli olsun.
Kelimeler:
Kadr: Değer, îtibâr.
Merâtib: Rütbeler, dereceler.
Ednâ: Alçak.
A’lâ: Yüce, yüksek
32. Beyit
Ol kadar kadri bülend olsun ki gerdûn bilmeye
Arş-ı a’lâ mı yeri yâ kurb-ı “Ev ednâ” mıdır?
Günümüz Türkçesi:
O kadar yüksek değerde olsun ki felek bilmesin ,
Onun yeri göğün en yüksek katı mı yoksa Peygamberin Miraç'ta çıktığı kat mıdır?
Kelimeler:
Gerdûn: Dönen, dönücü; felek.
Arş-ı A'lâ : Göğün en yüksek tabakası
Ev ednâ: Hz. Muhammed'in Miraç'ta Allah'a olabildiğince yakın olması durumu
Birinci sayfa için lütfen TIKLAYINIZ
İkinci sayfa için lütfen TIKLAYINIZ
Üçüncü sayfa için lütfen TIKLAYINIZ