Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ya da kendi türündeki sözcüklerin (başka zarfların) anlamlarını durum, zaman, miktar, yer-yön ve soru yönünden belirten, onların anlamlarını sınırlayan ya da güçlendiren sözcüklerdir.
Örnekler:
- Çocuklar parkta oynuyor.
- Çocuklar parkta gülerek oynuyor.
Yukarıdaki ilk cümlede “oynama” eyleminin yapıldığını görüyoruz fakat bu eylemin nasıl, ne zaman veya ne kadar yapıldığı belirtilmemiş. İkinci cümlede ise okuma eyleminin gülerek yapıldığı belirtilmiştir ve zarf kullanılmıştır.
Sözcüğü zarf yapan dört kullanım vardır:
1. Zarf, eylemin anlamını belirtir.
Örnek:
- “Yarışmada, şiiri güzel okudu.” cümlesinde “güzel” zarfı, okudu eyleminin anlamını belirtmiştir.
2. Zarf, eylemsinin anlamını belirtir.
Örnek:
- “Yarışmada şiiri güzel okuyunca alkışlandı.” cümlesinde “güzel” zarfı, okuyunca eylemsisinin anlamını belirtmiştir.
3. Zarf, sıfatın anlamını belirterek sıfatın zarfı olur.
Örnek:
- “Yarışmada şiiri, çok güzel bir kız okudu.” cümlesinde “çok” zarfı, güzel sıfatının anlamını belirtmiştir. “kız” sözcüğü isimdir.
4. Zarf, kendi türündeki bir sözcüğün anlamını belirterek zarfın zarfı olur.
Örnek:
- “Yarışmada şiiri, çok güzel okudu.” cümlesinde “çok” zarfı, güzel zarfının anlamını belirtmiştir. “okudu” sözcüğü eylemdir.
Örnek Soru:
“Başarılı olmak için daha çok çalışmalısın.” cümlesindeki “daha” sözcüğünün görevini, aşağıdakilerden hangisinde “böyle” sözcüğü aynen üstlenmiştir?
A) Böyle dikkatli çalışırsan bu iş bir ayda biter.
B) İnsan, böyle bir günde nasıl uyuyabilir?
C) Sen yine de onunla böyle konuşmamalısın.
D) Böyle güzel fırsat bir daha ele geçmez.
E) Adama çarpıp kaçan, böyle bir arabaydı.
Çözüm:
Bu cümlede “çalışmalısın” sözcüğü eylemdir. “çok” sözcüğü “çalışmalısın” eyleminin zarfıdır. “daha” sözcüğü ise “çok” zarfının zarfıdır. Yani “başka bir zarfı derecelendirmek” için kullanılmıştır.
A şıkkında “böyle dikkatli çalışırsan” (“zarf→zarf→eylem” yani zarfın zarfı olarak kullanılmış.)
B şıkkında “böyle bir günde” (“zarf→ sıfat→ad” yani sıfatın zarfı olarak kullanılmış.)
C şıkkında “böyle konuşmamalısın” (“zarf→eylem” yani eylemin zarfı olarak kullanılmış.)
D şıkkında “böyle güzel fırsat” (“zarf→ sıfat→ad” yani sıfatın zarfı olarak kullanılmış.)
E şıkkında “böyle bir arabaydı” (“sıfat→ sıfat→ad” yani adın sıfatı olarak kullanılmış.)
Cevap A şıkkıdır.
Zarflar; durum zarfı, zaman zarfı, miktar zarfı, yer-yön zarfı ve soru zarfı olmak üzere beş ana grupta incelenir.
A. Durum Zarfları
Eylemin ve eylemsinin anlamını belirleyen, bunların ne durumda, nasıl olduğunu belirten zarflardır.
Durum zarfları; eyleme, eylemsiye yöneltilen “nasıl” sorusuna yanıt verir.
Örnekler:
- “Tedirgin, keyifsiz, dalgın görünüyordu.” cümlesinde “görünüyordu” eylemine “nasıl” sorusu sorulduğunda “tedirgin, keyifsiz, dalgın” durum zarflarını buluyoruz.
- Beni sürekli yanlış anlıyorsun. (nasıl anlıyorsun? → yanlış)
- Eski kamyonetin motoru gürültülü çalışıyor. (nasıl çalışıyor? → gürültülü)
- Sana bunu uzun uzun anlatırım. (nasıl anlatırım? → uzun uzun)
- Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. (nasıl yaşadım? → hür / nasıl yaşarım?→ hür)
Özellikleri:
1. İkilemeler durum zarfı olabilir.
Örnekler:
- Bütün şehri sokak sokak dolaştım sabaha kadar. (nasıl dolaştım? → sokak sokak)
- Saçlarını usul usul okşuyordu sevdiğinin. (nasıl okşuyordu? → usul usul)
2. Önsesli pekiştirmeler, durum zarfı olabilir.
Örnekler:
- Kışın ıpıssız olur bu sokaklar. (nasıl olur? → ıpıssız)
- Bana her şeyi dosdoğru anlattı. (nasıl anlattı? → dosdoğru)
3. “ile” edatı soyut bir adla öbekleşirse durum zarfı olur.
Örnekler:
- Seni büyük bir aşkla seviyorum, Mualla. (nasıl seviyorum? → büyük bir aşkla)
- Sınavın sonucunu heyecanla bekliyor. (nasıl bekliyor? → heyecanla)
UYARI: Niteleme sözcükleri; eylemi ya da eylemsiyi nitelerse zarf, adı nitelerse sıfat, tek başına kullanılırsa ad (adlaşmış sıfat) olur.
» Sen de doğru söylüyorsun. (zarf→eylem)
» Doğru söze ne denir? (sıfat→ad)
» Anlattıklarımın hepsi doğru. (ad / adlaşmış sıfat)
Örnek Soru:
Aşağıdaki dizelerin hangisinde eylemi durum bakımından tamamlayan sözcük kullanılmıştır?
A) Ötesi yok şehre ulaşınca kaderin yolu
B) Pişman bir el kapayacak kapısını ömrünün
C) Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu
D) Güzelliğin yalnız mısralarımda kaldığı gün
E) İsmini dinleyeceksin kuytu bir sokakta
Çözüm:
Eylemi durum bakımından tamamlayan sözcük, eylemin nasıl yapıldığını gösteren durum anlamlı zarf demektir. Buna göre,
C şıkkında “Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu.” cümlesinde eyleme nasıl sorusu sorulduğunda (nasıl hatırlayacaksın? → gözlerin yaşla dolu) durum zarfı olduğu görülmektedir
Cevap C şıkkıdır.
Durum zarfları cümleye kattığı anlamlara göre farklı adlar alır:
A.1. Olasılık Zarfları
Eylemi olasılık anlamıyla etkileyen zarflardır. “Belki, ola ki, sanırım, herhalde, galiba, bakarsın…” gibi sözcükler olasılık zarfı olarak kullanılır.
Örnekler:
- Galiba o da benden hoşlanıyor.
- Sanırım sen de bizimle geliyorsun.
A.2. Kesinlik Zarfları
Eyleme kesinlik anlamı katan zarflardır. “Kesinlikle, elbet, kuşkusuz, mutlaka, hiç, asla, er geç, ne olursa olsun, kim ne derse desin, yüzde yüz…” gibi sözcükler kesinlik zarfı olarak kullanılır.
Örnekler:
- Her şeyin başı sağlıktır elbette.
- Seni hiç sevmedim Sütoğlan.
A.3. Yineleme (Tekrarlama) Zarfları
Eylemin yinelendiğini gösteren, aynı zamanda eyleme süreklilik ve pekiştirme anlamı katan zarflardır. “Yine (gene), tekrar, ara sıra, arada bir, bazen, zaman zaman, ikide bir, sık sık, hep, ha bire…” gibi sözcükler yineleme (tekrarlama) zarfı olarak kullanılır.
Örnekler:
- Zaman zaman içime bir hüzün çöker.
- Bir daha dünyaya gelsem sevgilim, yine seni severdim
- Bazen korkuyorum ölümden.
A.4. Sınırlama Zarfları
Eyleme zaman ve ölçü bakımından sınır getiren “artık” zarfıdır. Eylemi “bundan sonra, bundan böyle” anlamıyla sınırlar.
Örnekler:
- Artık gitme zamanı.
- Beni arama artık.
A.5. Varsayım Zarfları
Eyleme varsayım anlamı katan zarflardır. “Varsayalım, diyelim, tut ki, say ki, farz et ki…” gibi sözcükler varsayım zarfı olarak kullanılır.
Örnekler:
- Diyelim ki teklifini kabul ettim.
- İstediğin bölümü kazandın varsayalım, ne yaparsın?
A.6. Dilek, Beklenti Zarfları
Bir dileği anlatmak için kullanılan zarflardır. “Keşke, inşallah, umarım, tek, bari…” gibi sözcükler dilek, beklenti zarfı olarak kullanılır.
Örnekler:
- Ne güzel bir elbise, keşke benim olsaydı.
- Yeter ki sen, sev beni; yeter ki inan bana.
A.7. Yaklaşıklık Zarfları
Anlatıma yaklaşıklık katan zarflardır. “Aşağı yukarı, hemen hemen, şöyle böyle, az çok, neredeyse…” gibi sözcükler yaklaşıklık zarfı olarak kullanılır.
Örnekler:
- Neredeyse senin boyundaydı.
- Burada aşağı yukarı üç saattir bekliyoruz.
A.8. Yanıt Zarfları
Bir sorunun karşılığı olan, aynı zamanda eylemi olumlu ya da olumsuz biçimde pekiştiren zarflardır. Yanıt zarfları cümle değerindedir. “Evet, hayır, hayhay, peki…” gibi sözcükler yanıt zarfı olarak kullanılır.
Örnekler:
- — Yine mi derse geç kaldı?
—Evet. (Yine derse geç kaldı.) - — Siz de bana eşlik eder misiniz?
—Hayhay. (Eşlik ederiz.)
A.9. Yanıt Zarfları
Eylemi ve eylemsiyi gösteren, tanıtan “işte” sözcüğüdür.
Örnekler:
- İşte, gidiyorum çeşm-i siyahım.
- İşte itiraf ediyorum: Seni seviyorum.
Örnek Soru:
I. Beni er geç sen de anlayacaksın.
II. Say ki, tek başına dünya turuna çıktın.
III. Oysaki bu, aşağı yukarı yirmi yıllık bir mesele.
IV. Umarım sen de istediğin üniversiteyi kazanırsın.
Numaralandırılmış cümlelerde altı çizili sözcüklerin cümlelere kattığı anlamlar arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Yaklaşıklık B) Dilek C) Kesinlik D) Olasılık E) Varsayım
Çözüm:
I. cümlede “er geç”, kesinlik; II. cümlede “say ki”, varsayım; III. cümlede “aşağı yukarı”, yaklaşıklık; IV. cümlede “umarım”, dilek anlamlı durum zarflarıdır. Cümlelerde “olasılık” bildiren zarf kullanılmamıştır.
Cevap D şıkkıdır.
B. Zaman Zarfları
Eylemin, eylemsinin veya ek eylemle çekimlenmiş yüklemlerin ne zaman yapıldığını belirten ya da onları zaman yönünden sınırlayan zarflardır.
Zaman zarfları, eylem ve eylemsilere yöneltilen “ne zaman” sorusuna yanıt verir.
Örnekler:
- Bu film, haftaya gösterilecekmiş.
Bu cümlede “gösterilecek” eylemine “ne zaman gösterilecek?” sorusunu yönelterek eylemin “haftaya” yapılacağı cevabını alıyoruz. “haftaya” sözcüğü eylemin zamanını belirttiği için zaman zarfıdır. - Haftada üç gün spor yapıyorum. (ne zaman spor yapıyorum? → haftada üç gün)
- Üniversiteye giriş sınavı haziranda yapılacak. (ne zaman yapılacak? → haziranda)
- Okula gelir gelmez onu gördüm. (ne zaman gördüm? → okula gelir gelmez)
- Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. (ne zaman yaşadım / yaşarım? → ezelden beridir)
- Dün sokakta gördüğüm kadın yeni komşumuzmuş. (ne zaman gördüğüm? → dün) (gördüğüm sözcüğü fiilimsidir.)
Özellikleri:
1. “Henüz, daha, hâlâ” sözcükleri eylemin konuşulan ana kadar sürdüğünü belirten zaman zarflarıdır.
Örnekler:
- Onlardan henüz bir haber çıkmadı.
- Hâlâ seni beklediğimi bilmezsin.
2. Edat öbeği, zaman anlamı taşıyorsa zarf olur.
Örnekler:
- İki yıldan beri bu sınav için hazırlanıyor.
- Akşama kadar uyunur mu hiç?
3. Ad ve sıfat tamlamaları, zaman zarfı olabilir.
Örnekler:
- Öğretmenimiz 1977 yılında İstanbul’da doğmuş. (1977 yılı → Belirtisiz isim tamlaması)
- Geçen yıl sınava daha iyi hazırlanmıştım. (geçen yıl → sıfat tamlaması)
UYARI: Eylemin, eylemsinin zamanını gösteren sözcükler zarftır; bir zaman dilimini gösteren sözcükler ise addır ve özne, nesne, dolaylı tümleç, yüklem görevinde kullanılır.
» Akşam, hep birlikte film izleyeceğiz. (ne zaman izleyeceğiz: akşam → zaman zarfı)
» Akşamı dört gözle bekliyorum. (akşam → ad / Belirtili nesne)
» Akşam, yine bütün ihtişamıyla geldi (akşam → ad / Özne)
» Günün en sevdiğim vakti, akşamdır. (akşam → ad / Yüklem)
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zaman zarfı kullanılmamıştır?
A) Sabahları mutlaka kahvaltı yapar.
B) Üniversiteden geçen yıl mezun olmuş.
C) Dün gece telefonum bozuldu.
D) Bu yaz çok eğlenceli geçti.
E) Sen yine istersen bir hafta sonra gel.
Çözüm:
A şıkkında, ne zaman kahvaltı yapar? → “sabahları“
B şıkkında, ne zaman mezun olmuş? → “geçen yıl”
C şıkkında, ne zaman bozuldu? →”dün gece“
E şıkkında ne zaman gel? → “bir hafta sonra“
Ancak, D şıkkında, eğlenceli geçen ne? → “bu yaz” cümlenin öznesidir ve dolayısıyla addır.
Cevap D şıkkıdır.
C. Miktar (Azlık-Çokluk, Ölçü, Nicelik) Zarfları
Eylemin, eylemsinin, sıfatın ya da başka bir zarfın anlamını miktar bakımından belirten, onları derecelendiren zarflardır.
Miktar zarfları; ölçü, azlık-çokluk, sayı, derece, karşılaştırma gibi kavramları içerir ve “ne kadar” sorusuna yanıt verir.
Örnekler:
- “İnan seni çok düşünüyorum.”
Bu cümlede “düşünüyorum” eylemine “ne kadar düşünüyorum?” sorusunu yöneltince “çok” cevabını alıyoruz. “çok” sözcüğü fiilin miktarını belirttiği için miktar zarfıdır. - Oyunlarla çok fazla ilgileniyor. (ne kadar ilgileniyor? → çok fazla) (ilgileniyor: eylem)
- Çok büyük bir problemimiz var. (ne kadar büyük? → çok) (büyük: sıfat, problemimiz: isim)
- Bu gün de okula epey geç geldin. (ne kadar geç? → epey) (geç: zarf)
- Az çalışarak çok başarı elde edemezsin. (ne kadar çalışarak? → az) (çalışarak: eylemsi)
Azlık-çokluk zarfları görev ve anlam bakımından dört grupta incelenebilir:
1. Eşitlik Zarfları
Eylemlere, eylemsilere ya da sıfatlara eşitlik anlamı katar.
Örnekler:
- Uzun zamandır hiç bu denli gülmemiştim. (“zarf→eylem” yani eylemin zarfı olarak kullanılmış.)
- Senin kadar çalışabilmek isterdim. (“zarf→eylemsi” yani eylemsinin zarfı olarak kullanılmış.)
- O kadar başarılı bir öğrenciydi ki… (“zarf→sıfat” yani sıfatın zarfı olarak kullanılmış.)
2. Üstünlük Zarfları
Zarflara ve sıfatlara üstünlük anlamı katar.
Örnekler:
- Bu elbiseyle daha ince görünüyorsun. (“zarf→zarf→eylem“)
- Daha iyi bir bilgisayara ihtiyacım var benim. (“zarf→sıfat→ad“)
3. En Üstünlük Zarfları
Zarf ve sıfatlardan önce gelerek ikiden çok nesne ya da kişi arasında en üstününü belirtir.
Örnekler:
- En hızlı yüzen yine ben oldum. (“zarf→zarf→eylemsi“)
- Karacaoğlan en lirik şairlerimizdendir. (“zarf→sıfat→ad“)
4. Aşırılık Zarfları
Eylemin, zarfın ya da sıfatın yoğunluğunu, çokluğunu ya da bunların tersini belirtir. “Pek, fazla, epeyce, oklukça, bayii, gayet, az, biraz…” gibi sözcükler aşırılık zarfı olarak kullanılır.
Örnekler:
- Bugün bahçede hayli yoruldum. (“zarf→eylem“)
- Telefonun tamiri epey zor görünüyor. (“zarf→zarf→eylem“)
UYARI: “Bir” sözcüğünü “çok” anlamıyla aşırılık zarfı olarak kullanmak mümkündür.
» Hafta sonu bir çalıştık, bir çalıştık ki sorma.
UYARI: “Ne” sözcüğü bir sıfatı, zarfı ya da eylemi belirttiğinde aşırılık zarfı olur.
» Ne sevimli bir çocuktu öyle.
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, zarfı derecelendiren bir zarf kullanılmıştır?
A) Bu ödevi yapmam diyebilirim ki günlerce sürdü.
B) Korkak insanlar mezarlıktan geçerken türkü söylermiş.
C) Bu zorlu olayda tek başına sen ne yapabilirsin ki?
D) Sonunda yanlış yola saptıklarını anlayıp geri döndüler.
E) Konuşması o kadar anlaşılmazdı ki çok zor anladık.
Çözüm:
Cevap E şıkkıdır. “… çok zor anladık.” (“zarf→zarf→eylem“)
Nasıl anladık? → “zor” (durum zarfı),
Ne kadar zor? → “çok” (azlık-çokluk zarfı)
D. Yer – Yön Zarfları
Eylemlerin, eylemsilerin yerini ve yönünü belirten zarflardır. “Aşağı, yukarı, ileri, geri, içeri, dışarı, öte, beri…” gibi sözcükler yer – yön zarfı olarak kullanılır.
Yer-yön zarfları, eyleme yöneltilecek “nereye” sorusuna yanıt verir. Yer-yön sözcüklerinin zarf olabilmesi için ad çekim eklerini almamaları yani yalın halde olmaları gerekir.
Örnekler:
- “Pencereden dışarı bakın.”
Bu cümlede “bakın” eylemine “nereye bakın?” sorusunu yöneltince “dışarı” cevabını alıyoruz. “dışarı” sözcüğü fiilin yönünü belirttiği için yer-yön zarfıdır. - Hep birlikte yukarı çıktık. (nereye çıktık? → yukarı: yer-yön zarfı) (ilgileniyor: eylem)
- Çocuk birden ileri atıldı. (nereye atıldı? → ileri: yer-yön zarfı) (atıldı: eylem)
- Köpeğimiz nihayet geri döndü.(nereye döndü? → geri) (döndü: eylem)
- Aşağı sarkıp bizi korkuttu. (nereye sarkıp? → aşağı) (sarkıp: eylemsi)
UYARI: Yer-yön gösteren sözcükler bir varlığı anlatıyorsa ya da ad durum ekleri almışsa ad olur. Bu durumda özne, nesne ya da dolaylı tümleç olur.
» İçerisi yeni temizlendi, girmeyin. (içerisi → ad / özne)
» Bir haftadan beri aşağıyı düzenleyemediler. (aşağıyı → ad / belirtili nesne)
» Dışarıda şiddetli bir soğuk var. (dışarıda → ad / dolaylı tümleç)
UYARI: Yer-yön gösteren sözcükler, bir adı belirttiklerinde sıfat olur.
» İleri mevzilerde savaştım. (ileri→ sıfat)
» Aşağı mahalle, bizi maça davet etti. (aşağı → sıfat)
» Babam yukarı kata çıkmış. (yukarı → sıfat)
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yer-yön zarfı kullanılmıştır?
A) Burası sıkışık, lütfen biraz ileri gider misiniz?.
B) Aradığınız adam yukarı mahallede oturuyor.
C) İnsan bazen geriye bakıp kendiyle hesaplaşıyor.
D) Gökdelenin sağına oyun parkı yapacaklarmış.
E) İlerisi çıkmaz sokak, gitmeseniz iyi olacak.
Çözüm:
Cevap A şıkkıdır.
A şıkkında, “Nereye gider misiniz?”→ “ileri” çekim eki almadığı için eylemin yer-yön zarfı olmuştur.
B şıkkında, yukarı mahalle → sıfat görevinde kullanılmıştır.
C şıkkında, geriye → çekim eki aldığı için addır.
D şıkkında, sağına →çekim eki aldığı için addır.
E şıkkında, ilerisi → çekim eki aldığı için addır.
E. Soru Zarfları
Eylem ve eylemsileri soru yoluyla belirten zarflardır. “Nasıl, niçin, neden, niye, ne kadar, ne zaman, ne, ne biçim, ne diye…” gibi sözcükler soru zarfı olarak kullanılır.
Örnekler:
- “Eve ne zaman gideceğiz.?”
Bu cümlede “ne zaman” sorusu “gideceğiz” fiiline sorulmuştur ve alınacak cevap da örneğin “Eve iki saat sonra gideceğiz.” cümlesindeki gibi zarf olacaktır. Bu yüzden “ne zaman” sözcüğü soru zarfıdır. - Bu soruyu nasıl çözdün?
- Filmin bitmesine ne kadar kaldı?
- Bugün derse neden girmedin?
- Ne gülüyorsun öyle? (“Ne” sorusu eylemin sebebini sormak için, “neden?” sorusu yerine kullanılmıştır.)
UYARI: “Nasıl, ne, ne kadar?” gibi soruların zarf olabilmesi için bir fiile veya fiilimsiye yöneltilmeleri gerekir. Eğer bu sorular bir isme yöneltilmişse sıfat görevinde kullanılmış olurlar.
» Buraya nasıl geldin? (zarf→ fiil)
Nasıl romanlardan hoşlanırsın? (sıfat → isim)
» Burada daha ne kadar bekleyeceğiz? (zarf→ fiil)
Tatilde ne kadar para harcadın? (sıfat → isim)
⭐UYARI: “Ne” sözcüğü “neden, niçin, niye” anlamında kullanılıyorsa “soru zarfı”, herhangi bir adın, kavramın ya da sözün yerini tutuyorsa “soru zamiri”, bir adın önüne gelip onu soru yönünden belirtiyorsa “soru sıfatı”dır.
» Bu çocuk ne ağlayıp duruyor? (Soru eyleme yönelik. “Neden, niçin” anlamında kullanılmış. Soru zarfıdır.)
» Çantanda ne var? (“Çantamda kalem var.” “Ne” sözcüğü adın yerini tutarak soru yoluyla adı buldurmaya çalışmış. Soru zamiridir.)
» Hafta sonu için ne planların var? (Soru ada yönelik kullanılmış. Soru sıfatıdır.)
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamı bir soru zarfıyla sağlanmıştır?
A) Neden peki şimdi onu aramak istiyorsun?
B) Belki yeni bir başlangıç olur diye mi?
C) Acaba ellerini hangi eller tutuyor şu an?
D) Aklından neler geçiyor gecenin bu vakti?
E) Kim dinler yüreğinin derinliklerindekileri?
Çözüm:
Cevap A şıkkıdır.
A şıkkında, “Neden“→ eylemin gerçekleşme sebebini sorduğu için soru zarfıdır.
B şıkkında, cümlenin sonundaki “mi” → soru edatıdır.
C şıkkında, “hangi eller”→ soru sıfatıdır
D şıkkında, “neler“ → soru zamiridir.
E şıkkında, “kim” → soru zamiridir.